Friday 3 July 2009

Arthur’un arkadasinin bozdugu oruc

















Bugun internet sitelerinde haberi gecen, TRT Cocuk kanalinda gecen aksam yayimlanan Arthur adli cizgi filmdeki oruc hikayesini okurken hem guldum hem dusundum.

Gormemis olanlar icin ozetleyeyim: Arthur adli esas oglan karakteri cocugun arkadasi ‘Oruc tutmak, yemek yemek kadar kolay’ diyerek heyecanla oruc tutmaya basliyor. Bir sure sonra cok acikiyor, vakit gecirmek icin once TV seyrediyor, orda yemek programlari gorunce kitap okumaya karar veriyor, orda yemeklerle ilgili konular okuyunca, bir arkadasina email atiyor, arkadasina gidiyor, arkadasinin evinde pizza goruyor, ve dayanamayip oruclu oruclu bir dilim yiyor.

O anda gokyuzunde kanatli bir melek beliriyor ve ‘Oruclu iken nasil yemek yedin? Artik kucuk prensesim degilsin. Sana yuz karasi diyecegim’ diyerek cocugu azarliyor. Cocugun arkadaslari kendisiyle dalga geciyorlar, teselli icin gittigi babaannesi de orucun amacinin gunahlardan arinmak oldugunu anlatiyor.

Neresinden baslamali??

Oncelikle bu cizgi filmi kim yapti, onu cok merak ediyorum. Cocuklar arasinda email atildigina, evde bir dilim pizza yendigine gore bati dunyasinda geciyor olmali.

Sonra bu cizgi filmi TRT’nin neden satin aldigini merak ediyorum. Daha dogrusu merak etmiyorum cunku laiklik karsiti soylem ve eylemlerin odagi olan AKP’nin kontrol ettigi bir kurum olan TRT’nin laiklik karsiti soylem ve eylemlerle dolu bir cizgi film satin almasina hic sasirmamaliyiz.

Son olarak, keske babaanneleri karistirmasalardi. Bizim neslin babaanneleri kimselere benzemez. Evet, baslari ortuludur ama alttan basit baglanmis bir bezle ortuludur ve beyaz saclarinin gorunmesinden kimse rahatsiz olmaz. Evet, duzenli namaz kilarlar ama buyukbabayla hep beraber raki sofrasinda oturmaktan da rahatsiz olmazlar. Evet, ziyarete gelen torunlarina sarilip dua ederler ama torunlarinin anlamini bile bilmedigi Arapca dualari ezberlemesine asla israr etmezler.

Tabii bu Arthur’la ilgili bir baska senaryo da var: belki cizgi filmin asil konusu bambaska bir hikaye anlatiyor, ve TRT’de bu cizgi filmi dublajlayan ekip hikayeyi bastan asagiya degistirmis ve oruc bozmanin kotuluklerini anlatmaya karar vermis olabilir. Hatta simdi yazarken bunun en olasi senaryo oldugunu tahmin ediyorum.

Turkan Saylan nasil genc Turk kizlarin okumasinin onemini kavramis idiyse, TRT yetkilileri de genc cocuklarin beyinlerinin yikanmasinin gelisimleri uzerinde olacak etkilerinin farkindalar. O yuzden bu haber gulunc oldugu kadar korkutucu da. Daha bir kac sene once Milli Egitim Bakanligi’nin Pinokyo kitabinin yeni basiminda ‘Allaha sukurler olsun ki gercek bir cocuk olmayi bana nasip etti’ tipli diyaloglarin varligi haberlerde epey yer etmisti. Simdi de Arthur’un arkadasinin bozdugu oruc.

S Cocuk ve benzeri kanallarda durum nasil, merak ediyorum.

Anneler-babalar, lutfen cocuklarinizin siz evde yokken hangi kanallari izledigine dikkat edin ve kendileriyle duzenli konusmayi ihmal etmeyin, diye son bir yorum ekleyerek bitiriyorum.

Thursday 2 July 2009

Gungor Hoca yine dokturmus













Gungor Uras bugunku Milliyet'te yine dokturmus. Yorum eklemeden iki paragrafini kopyaliyorum.

"...Devlet, krizin ‘teğet geçmediğini’, delip geçtiğini açıkladı.Başbakan hâlâ sorunun önemini anlamaz görünüyor.TÜİK, Basbakanlik’a bağlı bir kamu kurumudur. Başbakanlık’a bağlı bu kamu kurumu, önceki gün Türk ekonomisinin krizden ne boyutta olumsuz etkilendiğini sergileyen rakamları yayımlandı. 2009’un ilk 3 ayında Türkiye ekonomisi yüzde 13.8 küçülmüş. Krizin çıktığı Amerika’nın küçülme oranı yüzde 2.5, Fransa’nın yüzde 3.2, Ispanya’nın yüzde 3.0. Yunanistan yüzde 0.3 de olsa büyümüş. Kriz en fazla Türkiye’yi ezmiş.Geliniz görünüz ki Başbakan, ‘Kriz teğet geçti’ iddiasını sürdürüyor.Başbakan kendisine bağlı TÜİK’in rakamlarına bakmıyor, inanmıyor diyelim... İyi de ülkede işsiz kalanları, kapanan işyerlerini, ağlaşanları da mı görmüyor?..Belki de ‘Ergenekon’la uğraşmaktan TÜİK tarafından derlenen bilgilere bakmaya zamanı olamıyor. Belki gezdiği, dolaştığı şehirlerde partililerle vakit geçirmekten, koruma çemberinin halk ile temasını önlemesinden, olan biteni izleme şansı olamıyor...

Bir ülke halkı işsiz ise, karnını doyurmakta zorlanıyor ise, o ülke ileriye değil de geriye gidiyor ise bundan önemli konu olabilir mi? İşsiz ve aç olan ülkede, kamu düzeni, asayiş, can ve mal emniyeti, demokrasi, insan hakları, hukuk gibi değerlerden söz edilebilir mi?Üretimi, yatırımı gerileyen, insanları iş bulamayan, aş bulamayan bir ülkede kamuyu yönetenlerin, kamu kurumlarının önceliği ne olur? İş olur. Aş olur.Geliniz görünüz ki ‘Burası Türkiye A’bicim!’ Önceki gün ekonomideki ‘Tarihi çöküntü’ rakamlarını devlet açıkladı. Açıkladı ama bu açıklamanın yapıldığı günü takip eden günün gündeminde ‘işsizlik - fakirlik’ yoktu.Kamu sorumluları ‘Cambaza bak - cambaza bak’ diyerek gündemin başına, (1) Milli Güvenlik Kurulu’nun 7.5 saatlik toplantısı ile (2) Albay Dursun Çiçek’in tutuklanmasını oturtmuştu.Kriz başladığından beri ‘Cambaza bak, cambaza bak!’ diyerek her gün yeni bir ‘Ergenekon’ hikâyesi ile kamuoyunu ‘uyutmada başarılı olan’ hükümetin yüzde 13.8’lik küçülmeyi umursamadığı, umursamayacağı anlaşılıyor.Hükümetin önceliklerinin ekonomi olmadığı açıklıkla görülüyor. İyi de ‘iktidar olmak’ için hükümetlerin ‘icraat’ yapmaları gerekir. İcraat ise parasız olmaz. İşsizliğin, fakirliğin tırmandığı bir ülkede iktidar olmak kime ne mutluluk, şan ve şeref verebilir ki?..."

Ellerine saglik Gungor Hoca.

Madimak



















Milliyet’teki cok etkileyici Serdar Dogan mulakatini eminim baska okurlar gibi ben de tuylerim diken diken okudum:

http://www.milliyet.com.tr/Guncel/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&ArticleID=1111864&b=Madimakta%202%20gun

Cumhuriyet tarihimizin bu en karanlik olaylarindan birinin uzerinden gecen 16 yilda cumhuriyetimizde aydinlarin susturulma cabalari ve buna cesitli yuksek mercilerden verilen destekler konusunda cok az yol katedebildigimizi uzulerek goruyoruz.

Ben 16 yildir Madimak’i, Sivas’i hep yukaridaki fotografla hatirliyorum.

Cocuklarimizin ise ileride Pir Sultan Abdal’i Anma Senliklerinin sehri olarak hatirlayabileceklerini umuyorum.