Friday 24 April 2009

Sevinin kucukler, ovunun buyukler
















Cocuklugumuzun torenleri ve muazzam televizyon programlariyla hatiralarimiza yer etmis en onemli bayrami 23 Nisan’i geride biraktik.

Yaziyi yazarken bu onemli bayramin cocuk kismini mi ulusal egemenlik kismini mi vurgulamali diye dusundum durdum. Kendim de bir baba olarak, ulkemizin gelecekteki seklinin buyuk bir kisminin henuz nufus cocukken yontuldugunu dusunuyorum. O yuzden bir cocugun anne-babasini sevmek gibi cocukken dogal olarak kanina islemis bazi duygu ve dusuncelerin arasina baska duygu ve dusunceler de eklememiz cok onemli: mesela demokrasi anlayisi ve laiklik gibi bazi konularin buyudukce cocuklarimiza dogal gelmeleri lazim ki asla hayat boyu bu duygu ve dusuncelerin karsisina cikmasinlar. Kim ne derse desin, kim nasil bir yurt ya da yemek onerirse onersin, bu duygu ve dusunceler kanina islemisse, cocuk dogru yolu bulabilecektir.

Bu vesileyle CYDD veya BBOG projelerinin onemlerini de tekrar vurgulamaliyiz. Okuyan her cocuk dusunen bir cocuktur anlamina gelmiyor elbette ama okuyan her cocuk dusunme ihtimali daha yuksek bir cocuk olacaktir. Dusunen cocuk da onune sunulan herseyi kabul etmez. Bunu yine bir de baba olarak yaziyorum!

Bu manali gunde Turkan Hoca’ya, Tijen Hanim’a destegimizi tekrar belirtelim. Ayrica tam 50 gundur tutuklu oldugu icin 23 Nisan’i cocuklari Deniz ve Yagmur’dan ayri geciren Mustafa Balbay’a da selam ve sevgilerimizi gonderelim. Sevin Balbay, cocuklarin seninle ovunuyor.

Tuesday 14 April 2009

Yine dalga, yine zor yetisen beyinler gozaltinda






















Savcisi Basbakan Erdogan olan, AKP’ye muhalefet yapan her sahis ve kurumu susturma amacli, Fettullah Gulen ve Islami basin tarafindan desteklenen, ve adina Ergenekon denilen davada dun 12. dalga tutuklanmalari yasadik.

Her dalgada oldugu gibi yine binbir ozveriyle Turkiye icin calismis ve hayatini bilime, dine, demokrasiye adamis piril piril ve zor yetisen beyinler gozaltinda: Cagdas Yasami Destekleme Dernegi (http://www.cydd.org.tr/) Genel Baskani Prof. Dr. Turkan Saylan, Cumhuriyet gazetesi yazari ve ekonomist Prof. Dr. Erol Manisali, Baskan Universitesi rektoru Prof. Dr. Mehmet Haberal, Uludag Universitesi eski rektoru Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, Ondokuz Mayis Universitesi eski rektoru Prof. Dr. Ferit Bernay, Inonu Universitesi eski rektoru Prof. Dr. Fatih Hilmioglu, Yuzuncu Yil Universitesinden Prof. Dr. Ayse Yuksel, Baba Beni Okula Gonder kampanyasini (http://www.bbog.org/) yuruten ve Dogan Gazetecilik’ten Tijen Mergen.

Bugun Ilhan Selcuk Turkiye’deki rejimin artik bir Ergenekon rejimi oldugunu soylemis: tam daha iyi ozetlenemezdi diye dusunurken Zafer Temocin’in karikaturunu gordum.

Siyah gozluklu bir polis memuru elinde Turkan Hoca’nin serumla damarlarina giren kan sisesini elinde tutuyor ve soyle diyor: “Sonunda bir numarali Ergenekon delilini ele gecirdik.”

Arka planda K. Ataturk imzasi ve Genclige Hitabenin son cumlesi: “...Muhtac oldugun kudret, damarlarindaki asil kanda mevcuttur!”

Korku Imparatorlugumuzda AKP’nin yerel secimde yedigi tokat, Turkiye’yi getirmis oldugu bugunlerle karsilastirilinca aslinda cok hafif kaciyor. Genel secimlere kadar Turkiye Cumhuriyeti secmenlerinin bu hafif tokattan anlasilan hic ders almayan AKP hukumetine, kollarini dirseklere kadar sivayip, bileklerini esnetip, parmaklarini ince zeytinyagiyla iyice bir ovusturduktan sonra soyle iz birakanlarindan okkali bir Osmanli tokadi atmasi gerekmektedir.

Thursday 9 April 2009

Solda kritik haftasonu















Baskan Zeki Sezer, 12 Nisan Pazar gunu DSP'deki liderlik pozisyonundan istifa edecegini acikladi.

Yerel secimlerde CHP'nin %23, DSP'nin %3 oy aldigini hatirlatalim. Yani Zeki Sezer'in istifasi Turkiye'nin %26'sini yakindan, gerisini de uzaktan ilgilendiren onemli bir gelisme.

Yerine kim gececegi merak konusu. Bu sabah basinda iclerinde Tayfun Icli, Mustafa Sarigul, ve Yilmaz Buyukersen de dahil olmak uzere cesitli isimler geciyor.

Buyukersen'in Eskisehir'deki basarili yonetiminden daha once de bahsetmistik: http://dusunerek.blogspot.com/2008/09/yerel-secimler-oncesi-siyasi-santaj.html. Kendisini daha buyuk bir platformda, solda liderlik konumunda gormek heyecan verici.

Ote yanda yine hakkinda cok yazdigimiz ve dediklerinin coguna katildigimiz Kilicdaroglu da "Turkiye'de degisimin adresi CHP olmak zorundadir" diyerek kendi goruslerini de belirtti.

Iki politikaciya da cok buyuk saygimiz var ama olasi bir genel secimde Kilicdaroglu ile Buyukersen'in karsilikli savastigini gormek yillardir tekrarlanan solda birlik cagrisi acisindan cok talihsiz olacaktir.

Iste bu yuzden Pazar gunu Galatasaray-Fenerbahce derbisiyle birlikte DSP toplantisini da yakindan takip etmeliyiz.

Wednesday 8 April 2009

Obama ruzgarinin ardindan















Londra, Strasbourg, Prag, Ankara, Istanbul.

G-20, NATO, AB, TBMM.

Yerel secimlerin sonuclarini daha tam hazmedememisken, uluslararasi politikada, ve ozellikle Turkiye icin, emsali gorulmemis hareketlilikte bir haftayi geride biraktik.

Bu arada dorduncu ceyrek buyume sayisi -%6.2 ile, ve Subat ayi endustriyel uretim sayisi -%23.7 ile, beklenenden kotu cikti – ama yine de basin da sokaktaki adam da Obama’yi konusuyor.

Obama ilk yurtdisi seyahatine Turkiye’yi de ekleyecegini anons ettiginde once cok sevinmis, sonra da ‘acaba bizden ne isteyecek?’ diye endisenlenmistik. Ama herseyden once, Hillary Clinton’in ziyareti sirasinda yazdigimiz uzere, ‘Ilimli Islam’ projesinin sonune gelinmis oldugu ve ABD-Turkiye iliskilerinde yeni bir donem baslayacagini hissetmistik (http://dusunerek.blogspot.com/2009/03/abdnin-turkiye-politikasi-degisiyor-mu.html).

Ve Barack Hussein Obama, TBMM’ye yaptigi, her satiri cok buyuk titizlikle yazilmis tarihi konusmasinda, bu goruslerimizi bir yere kadar hakli cikardi. Tabii ki onumuzdeki aylarda konusmalardan cok davranislar onemli olacak ama simdilik bu yeni iliski doneminin baslangici iyi analiz edilmeli.

Ataturk’e, Turkiye’de demokrasiye ve laiklige olan bagliligini konusmasi boyunca tekrar tekrar vurguladi.

ABD-Turkiye arasindaki ve ozellikle Soguk Savas yillarinda onem kazanmis olan iliskinin onemini herkese hatirlatti.

Dunyayi sarmalamis ekonomik krizden cikabilmek icin uluslararasi platformda beraber calismanin onemini vurguladi.

Turkiye’nin geleceginin AB oldugunu ve AB’nin Turkiye’yi tam uye yapmazsa neler kaybedecegini ustune basa basa soyledi.

Ermeni probleminde, fikirlerini degistirdigini soylemedi ama sozlerinden ABD parlamentosunun tansiyon yukseltecek bir karar almayacagini ima etti.

Terore karsi savasta ve PKK karsisinda ABD’nin Turkiye’nin yaninda oldugunu ve ayni sekilde Turkiye’nin Israil’e karsi yapilan teroru sorgulamasi gerektigini belirtti.

Afganistan, Pakistan, ve Iran iliskilerinde Turkiye’nin oynayabilecegi onemli rolu ve ABD’nin Islama karsi bir savasta olmadigini hatirlatti.

Kibris’ta iki toplumu iceren ikili bir federasyonun adayi birlestirecegi dusuncesini paylasti.

Islam disindaki dini liderlerimize ihtiyaclari dogrultusunda destek olacagini hissettirdi.

Aralarda ‘evet’ diyerek, Mehmet Okur ve Hidayet Turkoglu’ndan bahsederek, ve atasozumuzu kullanarak kulturumuze insancil bir yaklasim gosterme eforu sarfetti.

Obama’yi AKP de CHP de DTP de MHP de secmenler de cok dikkatli dinlemeliler. Hem hitap ve dinleyiciyle iliski kurabilme yetenegi acisindan, hem de onumuzdeki dort (belki sekiz) senelik donemde butun bu hassas konularda karsilarinda nasil bir ABD bulacaklarini bilmeleri acisindan.

Cografyamiz karisik, cografyamiz zor. Rusya, Ermenistan, Ortaasya enerji hatlari, Irak, Ortadogu, Kibris, Dogu Akdeniz, Yunanistan, Balkanlar, Karadeniz. Hangi yone bakarsaniz cozumu zor problemlerin tam ortasindayiz. Bu gercegi degistiremeyecegiz.

Ve iste bu yuzden Turkiye’nin onemi, Ortadogu ve Ortaasya ile birlikte yasamimiz boyunca uluslarasi platformda azalmayacak, artacak. Daha nice ABD baskanlari agirlayacagiz, NATO krizleri yasayacagiz.

Sarkozy'nin Obama’ya Turkiye konusunda ‘kendi isine bak’ derken dunyanin ve cografyanin gidisatindan cok uzakta bir yorum yaptigini yabanci basin da cok iyi yakalamis durumda.

Iste bu ahval ve serait icinde Turkiye’nin ileriye bakabilen ve gerektiginde Sarkozy’e, gerektiginde Medvedev’e, ve gerektiginde Obama’ya karsi dik durabilecek, ideolojik saplantilara batarak gereksiz gundem yaratip ulkemize vakit kaybettirmeyecek, ulkemizi bolmeye degil birlestirmeye ugrasacak bir lidere ihtiyacimiz var.

Ne AKP hukumetinde, ne de muhalefet liderlerinde bu vizyonu goremiyoruz.

Bu vizyona sahip yeni nesil politikacilar – mesela Istanbul’daki konusmasinda Obama’nin gozlerinin icine bakan genc arkadaslar arasindan olabilir – cesaretlerini toparlayip seslerini yukseltecek ve su andaki politik liderlerimizin orumcek aglari arasindan siyrilabileceklerdir umarim.

Friday 3 April 2009

Protesto...ve gercek??
















Yukaridaki resim, Londra'da Bank of England'in duvarina G-20 protestolari kapsaminda yazilmis bir graffitiyi gosteriyor. Anafikri:

'Hukumetler yalan soyluyor
Bankalar para caliyor
Zenginler guluyor'

Peki asagidaki resimde banka sahibi zengin hukumet liderlerinin bu kadar yayvan gulmelerinde sizce de bir terslik var mi?


G-20 basliklari arasinda en basarilisi bu olsa gerek






















1 trilyon dolar o kadar elle tutulamayacak ve surreal bir sayi ki, the Sun en akillica kapagi yapmis!

Thursday 2 April 2009

Secimin renkleri









Uzerinden bir kac gun gecince insan resme daha iyi bakabiliyor.

Resim demisken, Turkiye haritasindaki renk dagilimi da zaten secimin sonuclarini cok iyi ozetliyor:

AKP’nin hala butun Turkiye geneline cografi olarak en fazla hitab edebilen parti oldugu, CHP’nin egitim duzeyi yuksek sahil sehirlerindeki buyuk basarisi, guneydoguda DTP, yer yer MHP, iki kaleye inmis DSP.

Simdi bazi onemli noktalari vurgulayalim.

AKP’nin %38.8’e dusmus olmasi cok onemlidir. Bu dusus, referandum anlamini tasiyan bu yerel secimlerde, AKP’ye halkin bir tokat attigini ve icraatlardan memnuniyetsizligi gostermektedir. Eger secimler Mart degil de Nisanda olsaydi ekonomik krizin de etkilerinin derinlesmesiyle AKP’nin oylari daha da dusuk olacakti, Mayista olsaydi daha da dusuk olacakti. Zaten Basbakan Erdogan da secim sonrasi asik suratli konusmalarinda sonuclarin AKP icin bir maglubiyet oldugunu kabul etmis durumda.

AKP’nin dususunu biraz daha acmak gerekirse, 2004’te kazanmis oldugu 12 buyuksehirin 10’a inmis oldugunu, 46 ilin 35’e inmis oldugunu, ve 483 ilcenin 447’ye inmis oldugunu goruyoruz. Buna karsilik CHP’nin 2004’te kazanmis oldugu 2 buyuksehirin 3’e cikmis oldugunu, 6 ilin 10’a cikmis oldugunu, ve 130 ilcenin 170’e cikmis oldugunu ve toplam oylarini %23.1’e yukselttigini de not edelim.

CHP’nin yukselisinde partiye yeni bir dinamizm katmasi ve Baykal disinda liderlerin de var oldugunu gostermesiyle Kilicdaroglu’nun etkisi onemli. Kilicdaroglu’nun secim sonrasi yorumunu da kayda gecmesi acisindan kopyaliyorum:

”Bizim açımızdan güzel bir gelişme. AKP'nin oy olarak gördüğü varoşlarda çözülme var. Aynı gücümüzü sürdürmeye kararlıyız. İstanbul'un sorunlarını çözmeye kararlıyız. Sayın Topbaş'a İstanbul halkı görev verdi. Ama bize de Topbaş'ın ensesinden ayrılmayın görevini verdi. Olumlu çalışmalarını destekleyeceğiz. Ama yolsuzlukları olursa da ortaya çıkaracağız. Biz İstanbul halkına teşekkür ediyoruz.”

Istanbul’da CHP sadece Besiktas’taki %61 veya Kadikoy’deki %68 degil. CHP’nin bu secimde AKP’den devraldigi ilceler: Catalca, Kartal, Maltepe, Sariyer, Silivri, ve Adalar. Bu ilceleri kazanmak basli basina tam ‘varoslarda cozulme’ sayilmaz ama Kilicdaroglu’nun ne demek istedigini soyle anliyoruz: mesela Bahcelievler’de AKP %48’den %47’ye dusmusken CHP %25’ten %35’e cikmis durumda. Veya Fatih’te AKP %44’ten %43’e dusmusken CHP %21’den %29’a cikmis durumda. Yine de CHP’nin Istanbul bir yana tum Turkiye’de henuz ulasamadigi cok il ve ilce var. 2011 genel secimlerinde CHP’nin oylarini arttirmasi tamamen Turkiye’nin her kosesindeki erisimini arttirip arttirmamasina bagli olacak.

Secimin baska kazananlari da oldu: toplam oylarin %16.0’sina kadar yukselmis bir MHP, Turkiye genelinde bile %5.7’lik bir orana yukselmis DTP, ve %5.2’ye ulasmis bir SP. Ozellikle mesela Tunceli’de yapilan eforlara ragmen AKP’nin DTP’nin cok altlarinda kalmis olmasi bu bolgede politikacilarimizin isinin ne kadar zor oldugunu tekrar gosteriyor. Ne yazik ki genel secim olsaydi %10 baraji yuzunden iki onemli oy grubu, DTP ve SP, mecliste temsil edilemeyeceklerdi – ki bu da sistemimizdeki onemli bir yanlis. 2011 genel secimlerine kadar bu uc partinin de AKP’den daha fazla oy calacagini tahmin ediyorum.

Halihazirdaki sisteme gore, genel secim olsaydi mecliste temsil edilecek olan uc parti arasinda AKP %38.8’de iken CHP ile MHP’nin toplaminin %39.2 olmasiyla, bu oy oranlarinda bile kalsalar, onumuzdeki donemde AKP’nin mecliste gecmis donemki kadar kolay icraat geciremeyecegini de vurgulamakta fayda var.

Baska not edilmesi gereken noktalar arasinda Antalya var. Basbakan Erdogan asik suratli konusmasinda Antalya’ya secim kampanyalari sirasinda 28 kere gittigini ve buna ragmen nasil CHP’ye kaybettiklerini anlamadigini soylemis. Belki bu sorunun cevabini Gul’de aramali. Antalya’yi CHP adina kazanan Prof. Dr. Mustafa Akaydin, Akdeniz Universitesi rektor secimlerini kazanmasina ragmen, Cumhurbaskani Gul tarafindan atanmamisti. Mustafa Hoca’nin ve Antalya halkinin intikami AKP, Erdogan, ve Gul icin cok agir oldu.

AKP’nin kazanmayi cok istedigi Cankaya’da oylarini %37’den %22’ye dusurmesini, ote yandan CHP’nin %51’den %58’e cikarmasini da not edelim.

Bir de AKP’nin kazanmayi yine cok istedigi Diyarbakir’da oylarini %35’den %31’e dusurmesini, ote yandan DTP’nin %58’den %66’ya cikarmasini not edelim.

Katilim orani da moral verici bir yukseklikte cikti. 2004 yerel secimlerinde %76 olan bu oran 2009 yerel secimlerinde %83 olarak aciklandi. Halkin oy kullanmaya gitmesi ve kendi verecegi bir oyun bile onemini hissetmesi bir demokrasinin sagligi icin cok onemli bir unsur.

Son olarak, yakilmis oy pusulalari, cuvallarla calinan sandiklar, kritik anlardaki elektrik kesintileri, basinda saibe dolu iddialar, yeniden sayma itirazlari, veya Beyoglu’nda yok oldugu iddia edilen oylar gibi konularda, sadece bir demokrasi icin secimlere golge dusmesinin ne kadar moral bozucu oldugunu vurgulamaktan baska, su anda cok kafa patlatmayacagim.

Bir cumleyle ozetleyecek olursak, Turkiye’nin her kosesinde 195,402 sandikta oy kullanan 49,291,352 secmen, yerel secimler adi altindaki bu AKP referandumunda, son secimlerden beri laiklik karsiti soylem ve eylemlerin odagi oldugu tescillenmis AKP’ye guvenoyu vermedi ve ulkemizde gelecek nesil icin bize biraz olsun guven verdi.