Thursday 23 September 2010

Yuzde 57.88’in agirligi



























Referandumda cikan %57.88’lik evet sonucu 2007 genel secimindeki %47’den 2009 yerel secimindeki %38’e oy ve kan kaybeden ve akabinde ‘acilim’ surecinde daha da gerilere giden AKP icin hic suphesiz buyuk bir moral kaynagi oldu.

Ayni sekilde CHP’yi devraldigindan beri kuvvetli bir cikis yakalayan Kilicdaroglu icin de mutlaka bir ivme kaybi olacaktir. Ayrica Sn Kilicdaroglu’nun kayit problemlerinden dolayi sahsen oy kullanamayisini da affedemiyorum. Bu kadar ufak oldugu kadar sembolik bir hataya maruz kalmasini engelleyemeyen ekibi beni buyuk hayal kirikligina ugratti. Hayir oyu kullanan diger 15,856,792 kisinin de ayni hissiyati paylastigindan, evet oyu kullanan 21,787,244 kisinin de bu duruma kiskis guldugunden suphem yok.

Neden referandumdan evet cikmasinin Turkiye’nin gelecegi icin cok tehlikeli oldugunu herkes cok yazdi, cizdi. Bizim sene basinda dusunerek yazdiklarimiz soyleydi:

http://dusunerek.blogspot.com/2010/03/yargi.html

Ama referandumdan evet cikmasinin Turkiye’nin gelecegi icin tehlikeli oldugunu hemen ertesi gun en iyi karikaturize eden sanirim Sozcu gazetesi oldu (bkz. yukaridaki resim).

Bakalim muhalefet %57.88’in agirligi ve padisahin baskisi altinda ezilecek mi?

Ve bakalim Erdogan eline gecen bu padisah yetkisini Turkiye’miz icin guzel seyler yapmak icin kullanacak mi?

Dun gazetelerdeki bir haber beni korkuttu: Beyoglu’ndaki sanat galerisinde icki icenlere saldiranlarin haberi.

Bu saldiriyi yapanlar referandumdan cikan %57.88’in verdigi gucle mi yaptilar? Padisah kendilerine goz kirpti diye mi dusunuyorlar? Referandumda hayir ciksaydi yine de bu saldiriyi yapacaklar miydi?

Umidimiz %57.88’in agirliginin Turkiye’mizi cogunluk diktatorlugune veya padisahliga donusturmemesidir.

Sunday 5 September 2010

Ben Bono Olsam





















Bu sabah erken kalkar ve otelimin bana sunmus oldugu bol meyveli, peynirli ve pogacali kahvaltiyi Bogaza nazir bir masada oturur yerken gunumu planlardim.

Buyk ihtimalle Adam Clayton aksama kadar uyuyacagi icin, Larry Mullen Jr otelin spa’sinda butun gun masaj yaptiracagi icin ve The Edge coktan twitter’a koyacagi resimleri cekmek icin kamerasiyla eski Istanbul’a gitmis oldugu icin grup arkadaslarimi butun gun goremeyecegimi tahmin ederdim.

Tabii ki ucaktan iner inmez bizim icin yazdiklari sarkiya bakilirsa (‘...gonna go where Europe...and Asia meets...with a red guitar...on fire...desire...’) Avrupa-Asya bulusmasi temasini surdurme niyetleri var, demek ki Bogaz Koprusunu yuruyerek gecmek farz olmus durumda.

E tabi referandum oncesi Basbakanin Pi-Ar danismanlari bu firsati kacirir mi? Basbakanla toplanti ve yandas olan-olmayan butun gazetelerin ertesi gun yayimlamasi icin beraber ettikleri ‘rahat Pazar sohbetinin’ fotograf cekimi boynunun borcu. Basbakan icin mavi ve cizgili bir gomlek (kravatsiz) uygun gorulmus, fotograflarda Bono’ya cok yakin durup samimi gulmesi onerilmistir.

Basbakana emniyetin icindeki dehset cemaat organizasyonunu 14 gunde yarim milyon baski yapan kitabinda detayli anlatan Hanefi Avci’yla ilgili bir soru sormamam tembih edilmistir mutlaka ama ben yine de bir sekilde araya sikistirip dusuncelerini almak isterdim. Bono olarak en ufak korkacagim birsey yok tabii ki, boyu uzun ya da kisa, dunyanin herhangi bir Basbakanindan. Saka bir yana, Bono'nun, bugun, Turkiye'de muhalefetteki herhangi birinin elinde olmayan bir guce ve dokunulmazliga sahip oldugunu iddia edersek abartmis olmayiz sanirim.

Kilicdaroglu ile de gorusurdum. Anlat bana neden memnun degilsin su andaki hukumetten, anlat bana sen neler yapacaksin dizginleri eline alirsan, anlat bana sana niye Gandhi diyorlar, anlat bana neden hayir.

Orhan Pamuk'la konusurdum, sen niye evet?

Fazil Say'la konusurdum, sen niye hayir?

Sonra ise – bu guzel turistik Pazar gunu programini lojistik olarak biraz bozacak ama – atlar bir arabaya Silivri’ye giderdim.

Sadece siyah-beyaz ve durust bir gazetenin Ankara subesini yonettigi icin varligi ispatlanmamis bir teror orgutune uye oldugu iddia edilerek tam 549 gundur Silivri’de hapis yatan Mustafa Balbay’la konusurdum.

Ve alternatif medya ve alternatif parti kurma cabalariyla onbinleri etkilemeyi basardigi icin varligi ispatlanmamis bir teror orgutune uye oldugu iddia edilerek tam 711 gundur Silivri’de hapis yatan Tuncay Ozkan’la konusurdum.

Ve aksam yemegine sehre geri donerken Ikitelli’de bir basimevi bulur, bu 360 turnesinde kullandigi Burmali lider Aung San Suu Kyi maskeleri yerine, gercekten Ataturk Stadyumunu dolduracak onbinlerce muzikseveri etkilemek isteseydim, onbinlerce Mustafa Balbay ve Tuncay Ozkan maskesi bastirirdim.

Istanbul muzikseverlerine maskeleri taktirip hatirlatirdim: hepimiz Balbayiz, hepimiz Ozkaniz, hepimiz istedigimiz zaman sesimizi yukseltebilmek istiyoruz, hicbirimiz sesimizi yukselttigimiz icin Silivri’lere tikilmak istemiyoruz.

Ben Bono’nun pop dunyasindaki efsanevi konumunu kullanarak dunya icin guzel seyler yapmaya calistigina tum yuregimle inaniyorum. Ve basarili oldugunu da dusunuyorum, W Bush’tan Blair’e, beraber calistigi dunyanin en kuvvetli liderlerini ozellikle Afrika’ya cok buyuk bagislar yapmalarina ikna ettigini biliyoruz.

Bakalim Turkiye icin de guzel seyler yapmaya calisacak mi bugun?

Ben Bono olsam yapardim.

With a red guitar...on fire.