Sunday 29 March 2009

Saat 22:00 itibariyla...Turkiye'den AKP'ye tokat

Elbette tum sonuclar aciklandiktan sonra tekrar tekrar yazacagiz.

Ama su anda sandiklarin asagi yukari %40'i acilmis durumda ve AKP ulke genelinde, yine birinci parti, ama %39lara dusmus gibi gorunuyor.

Ayrica Turkiye'nin dort bir kosesinde AKP adina kaybedilen ilceler, iller, buyuksehirler haberlerini takip ediyoruz.

Izmir, Cankaya, Diyarbakir hedeflerinde de AKP basarisiz.

Hepsinden en dramatik olani, Turkiye'nin en buyuk sehri, AKP'nin onemli kalesi Istanbul'da Kilicdaroglu'nun %40, Topbas'in %42 civarlarinda oldugu soyleniyor.

Blogumuzu Eylulden beri yaziyoruz.

Ilk gunden secim oncesi son yazimiza kadar Turkiye'nin AKP'ye bu secimde bir tokat atmasinin onemini vurguluyor ve buna gonulden inandigimizi soyluyoruz.

Son sonuclari kestirebilmek mumkun degil.

Ancak su kadari bile Turkiye'den AKP'ye bir tokattir.

Su kadari bile demokrasi ve laiklik icin cok umit verici bir gelismedir.

Balbay hapiste bir keyif cigarasi yakar bu gece.

Saturday 28 March 2009

Karar vakti

Haydi Turkiye, karar vakti.

Bakalim 29 Mart da tarihe gecen gunlerimizden biri olarak aklimizda yer edecek mi?

Ben toplumdaki son yillarda ve aylarda siddetle artmakta olan gerilimin, memnuniyetsizligin, ve moralsizligin oylara yansiyacagini dusunuyorum.

Dunya politik dunyasinda esen degisim ruzgarlarinin Turkiye'de de esme vakti geldi artik.

Haydi Turkiye, degisim icin karar vakti!

Wednesday 25 March 2009

'Bu kadar da olmaz'

Mustafa Balbay'a yapilmakta olan korkunc haksizlik ve adaletsizligi uzuntu ve korkuyla izlemeye devam ediyoruz.

Secimlere bir haftadan az vakit kala, bu stratejik muhelefeti susturma operasyonu mide bulandirmaya devam ediyor.

Sonunda Balbay'in avukati araciligiyla yaptigi aciklama yayimlandi.

Balbay tam 20 gundur tutuklu.

Tam 20 gundur Gundem kosesi bos.

Iste AKP Turkiye'sinin utanc duyulacak hali.

Balbay'in aciklamasini gormemis olanlar icin ve kayitlara gecsin diye kopyaliyorum:

“Günlük köşe yazılarımı yazma ve gazeteye gönderme talebim kabul edilmedi. Aynı şekilde, gazetede duyurusu yapılan ‘Gerilimli Yıllar’ yazı dizisini de, gazeteye gönderip yayımlanmasına da izin verilmedi. Bu durumda, hakkımda çıkan yazılara gazetedeki köşemden cevap vereceğimi düşünerek yazdığım yazıları ne yazık ki, okurlara ve kamuoyuna iletemiyorum. Avukatımın geçen hafta bana iletilmek üzere cezaevi idaresine verdiği ve basında bana ait günlükler olduğu iddiasıyla yayımlanan notlar, cezaevi idaresi tarafından ancak bugün (dün) tarafıma verildi. İlk bakışta bu notlarla ilgili söyleyebileceğim şudur. Medyada tartışılan şekilde benim bir günlüğüm yoktur. Yayımlanan notlara ilişkin ilk değerlendirmem şudur:

Benim farklı zamanlarda, farklı yerlerde yaptığım görüşmelere dayalı olarak tuttuğum birbirinden farklı notların, montaj yapılarak bir araya getirilip birileri tarafından işlendiğini, yorumlar eklendiğini ve kamuoyuna sunulmak üzere farklı ve özel bir metin oluşturulduğunu gördüm. Öyle yorumlar ve işlemeler yapılmış ki, bazı notlarımı ben de tanıyamadım. Sızdırılan ve yayımlanan notlarda, benim zamanında tutmuş olduğum notlarda yer almayan, o notlarla örtüşmeyen kısımların yanı sıra, olması gereken birçok yerin ise, olayın ve sözlerin anlamını değiştirecek şekilde, aradan çıkarıldığını, böylece özel olarak istenilen kıvama getirilip servis edildiğini anladım.

Eğer gazeteye yayımlanmak üzere hazırladığım dizi yazıyı, bana yönelik sansürü aşabilip yayınlatma olanağı bulursam, gerçekleri herkes öğrenecek. Şunun bilinmesini isterim ki, notlara temel olan bütün görüşmeler, sadece gazetecilik güdüsü, kaygısı ve amacıyla yapılmıştır. Bu görüşmelerden, bana ait olmayan ve benim notlarımın tahrif edilerek oluşturulmuş özel bir metni esas alarak, farklı anlamlar ve yorumlar üretenleri kendi mesleki ve ahlaki duruşları ile baş başa bırakıyorum.

Tekrar ediyorum. Ben gazeteciyim ve gazetecilik mesleği dışında hiçbir işe ve olaya bulaşmadım, bundan sonra da yalnızca gazetecilik yapmaya çalışacağım. Umarım, hükümlü olmayıp tutuklu olduğum dikkate alınacak ve hiç olmazsa, özgürlüğümden yoksunluğumun yanına bir de ifade özgürlüğümün elimden alınmasına, birileri 'bu kadar da olmaz' diyerek tepki göstereceklerdir. Bana, bu zor günlerde destek verenlere teşekkür ediyorum. Onların yüzünü kızartacak hiçbir faaliyetin içinde olmadığımı bilmelerini isterim. Benim görüşlerim ve bu konudaki söyleyeceklerim dinlenmeden, cezaevinde bana bu olanağın da tanınmadığı dikkate almadan, hakkımda devam eden haksız ve ağır karalama kampanyasını içinde bulunduğum koşullar nedeniyle üzüntüyle izliyorum. Tek tesellim, bugünlerin de geçeceği ve yakında tüm ithamlara cevap verme olanağına kavuşacağımdır.”

Sunday 22 March 2009

Tavsanoglu ve Kilicdaroglu









Leyla Tavsanoglu'nun Cumhuriyet'te bu haftaki Pazar Konugu Kemal Kilicdaroglu ile sohbetini ilgi ile okudum. Iste, yorum eklemeden, Kilicdaroglu'nun begendigim bazi laflarini kopyaliyorum:

"İstanbul’da korkunç bir rant çetesi var. İstanbul’un taşı toprağı altın, derler. Buna ben inanmıyorum. İstanbul’un taşı toprağı ve çöpü altından daha değerli. İstanbul’da bu kadar çok rant varsa bu rantın gözleri kamaştıracağı açık. AKP bu rantın üzerine çöreklenmiş durumda. 15 yıldır bu rantı yiyor. İmar planları bunun için değişiyor. Yollar bunun için değiştiriliyor. Sütlüce Mezarlığı bunun için yok edilip üzerine AKP il binası yapılıyor."

"[AKP] kentin varoşlarını kendi oy deposu olarak görmek istiyor. Onların hep yoksul kalmalarını amaçlıyor."

"Normalde olması gereken şu: Bu bir yerel seçimdir. Bu seçimin adayları bir araya gelirler. Televizyonlarda tartışırlar. Projelerini, düşüncelerini anlatırlar. Kentliden oy isterler. Ama Sayın Kadir Topbaş’ın böyle bir şey yapmaya hiç niyeti yok. Çünkü Sayın Kadir Topbaş İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı değil.. belediye başkanlığını fiilen yapan, yürüten kişi Ankara’daki Başbakan."

"Sivil bir diktatoryaya doğru süratli bir şekilde gidiyoruz. Eleştiriye tahammül edemeyen, yeri geldiği zaman yasaklar uygulayan, yeri geldiğinde devletin gücünü kullanarak baskı unsuru olmaya devam eden bir hükümetle karşı karşıyayız. Örneğin bugün herhangi bir işadamı çıkıp hiçbir eleştiriyi dile getirmeye cesaret edemiyor. Çünkü bunu yaparsa ertesi gün kapısının önünde vergi denetim elemanını buluyor."

"Türkiye AKP devleti oldu. Valiler kendilerini AKP’nin valisi olarak görmeye başladılar. Bu anlayış bizi süratle tek partiye götürüyor."

"Sultanbeyli’de sandığa gitme oranı yüzde 90. Kadıköy’de, Suadiye’de yüzde 55 - 60’ta. Ancak sandığa giden insanın kent yönetiminden şikâyet etme hakkı vardır. Gitmeyenin şikâyet hakkı yoktur."

"Yolsuzluktan, kötü yönetimden, yoksulluğu kendi oy deposu olarak gören zihniyetten bıkmadılarsa gitsinler oylarını versinler ve bu süreç devam etsin."

"İstanbul’da “Yiyor ama iş de yapıyor” anlayışını yıkmak zorundayız. Bu kültür İstanbul’da yıkılacak."

"[Adalet Bakanı Şahin'in, AKP’li olmayan belediyenin Ankara’da işlerinin görülmediğini söylemesi] halka açıkça şantajdır. Bunu söyleyen bir Adalet Bakanı’nın o koltukta oturmaması lazımdır. Çünkü artık o adaletten uzaklaşmış demektir. O bakan devletin bütçesini kendi özel bütçesi olarak algılıyor. Bu anlayış Türkiye’nin demokratikleşme sürecinin önündeki en ciddi engellerden birisidir. O engeli de Adalet Bakanı koyuyor. Bunu yıkacağız. O Adalet Bakanı hiç meraklanmasın. İstanbul’un parası var. İstanbul’un bütçesi 10 milyar dolar. İstanbul’un sadece dürüst ve yürekli belediye başkanı yok."

"Onların 15 yılda yapamadıklarını biz beş yılda yapacağız. İstanbullu da bunu görecek. O zaman da İstanbul’da dünya, anlayış, yapı değişecek. Arkasından da Türkiye değişecek. Artık dürüst yönetimin ne olduğunu, dürüst insanların nasıl çalıştıklarını ve ürettiklerini, sorunları toplumla nasıl paylaştıklarını görecekler. Tüm yerel aktörlerle, üniversitelerle, sivil toplum kuruluşlarıyla, odalarla işbirliği yapacağız. Ortak sorunlara ortak çözümler üreteceğiz. Sultanlığa ve imparatorluğa son vereceğiz."

29 Mart referandumu

29 Mart secimleri yerel secimlerden cikmis ve bir referandum halini almis durumda.

2007 Temmuzunda secmenlerin %47'sinin oy verdigi AKP hukumetinin 2002'den beri suregelen icraatlarinin referandumu.

AKP'nin laiklik karsiti soylem ve eylemlerin Anayasa Mahkemesince tescillendigi bu donemin referandumu.

Yolsuzlugun, adaletsizligin, korku imparatorlugunun, terorun, bilime karsi dinin, akila karsi inancin, ve ekonomik kriz ile birlikte issizligin tavan yaptigi bu donemin referandumu.

Laikligin referandumu.

Tabii ki kaldirim ya da toplu tasimacilik ya da sehir ve mahalli projeler onemlidir ve secmenlerin oylarini etkileyecektir. Ama 29 Martta secmenler herseyden once AKP Turkiye'sini sinayacaklar ve oylarini ona gore kullanacaklar.

Ben AKP'nin 2002'de %30'dan 2007'de %47'ye cikarken ekonominin iyi gidiyor olmasinin, enflasyonun dusmesinin, ve global likiditeyle beraber kuvvetlenmis dis yatirimlarin cok onemli bir rol oynadigini dusunuyorum.

Kriz yonetimini yuzune gozune bulastirmis oldugu icin de AKP'nin 29 Mart 2009 yerel secimlerinde bir tokat yiyecegini dusunuyor ve umuyorum.

Son haftaya girdik.

Nefesler tutuldu.

Son gunlerde oy kararlari verilmekteyken televizyonda karsilikli tartismalar gormek isterdik ama ne Kilicdaroglu'nun cagrisini Topbas, ne de Baykal'in cagrisini Erdogan kabul ettiler.

Bu durumda kimin kimi destekledigi cok iyi bilinen basina dayanacagiz.

Kampanyalara ve meydanlarda konusmalara dayanacagiz.

Ama en onemlisi, aklimiza ve kalbimize dayanacagiz.

Wednesday 18 March 2009

Bravo ODTU

Cok basarili bir protesto olmus.

Haydi Turkiye'nin dort bir yanindaki universiteli gencler: din ve inanclari bilim ve arastirmaya tercih eden AKP Turkiye'sine ve secimle degil de atamayla gelen rektorlere itiraz edin, yukseltin sesinizi, tum Turkiye inlesin!





Thursday 12 March 2009

ABD'nin Turkiye politikasi degisiyor mu?
















Hillary Clinton'in Turkiye ziyareti sirasinda ABD Disisleri Bakani sifatiyla protokolde zorunlulugu olmamasina ragmen Anitkabir'i ziyaret etmesi de, TV programi olarak katilmayi sectigi Mujde Ar'li Aysun Kayaci'li programin Turkiye'nin modern kadin yuzunu gostermesi de dikkatli hazirlanmis bir mesajin parcalari olabilir.

ABD Bush liderliginde yillardir destekledigi AKP'nin Ilimli Islam projesini Obama/Clinton yillarinda artik desteklemeyecek olabilir mi?

Obama'nin da ilk yurtdisi ziyaretlerinden birini Turkiye'ye yapacak olusu elbette ki cok onemli bir gelisme.

Ancak bu ziyaretinde bizden ne isteyecegi buyuk merak konusu. Obama'nin Irak'tan cekilis planinin gerceklestirilmesiyle ilgili, cok agir bir istek olabilir.

Cok partili devirde Turkiye'de hic bir hukumet ABD destegi olmadan rahat ve uzun hukum etmeye devam edememistir.

Bu yuzden hem Hillary'nin hem de Obama'nin Turkiye'yle ilgili her yaptiklari hareket ve her soyledikleri sozu cok dikkatli incelemeliyiz.

Wednesday 11 March 2009

Bilimin dine yenildigi an















TUBITAK’in aylik dergisinin son sayisinin original baskisinda kapak konusu yaptigi ve icinde 15 sayfa ayirdigi Darwin’in, dusunerek dahil (http://dusunerek.blogspot.com/2009/02/iyi-ki-dogdun-darwin.html) butun dunyada da kutlanan 200. dogumgunu temali yazinin basimindan sonra iptal edilip, editorun TUBITAK’tan kovulup, yerine baska bir yazi ve kapak ile derginin tekrar basilisinin haberini her sagduyulu Turkiye Cumhuriyet vatandasi gibi tarifsiz bir dehset, derin bir korku, ve fevkalade bir endiseyle karsiladim.

Dehsetim tarifsiz zira Katolik Kilisesi dahil butun dunya artik Darwin’e dort kolla sarilirken Turkiye’de hala bu konunun siyasi guclerin elinde bir tabu olmasina inanamiyorum.

Korkum derin zira aydinligi seven bir kisi olarak karanliktan oldum olasi cok korkmusumdur.

Endisem fevkalade zira cocuklarimin Turkiye Cumhuriyeti’nde okula gitmesini istiyorum ama ogretmenlerinin kendilerine ne ogretecegini bilemiyorum.

AKP/Erdogan/Gul ekibinin gecen yazki universite ogretim uyelerinin kendi iradeleriyle sectikleri rektorler yerine bu ekibin titizlikle hazirlanmis kendi sectikleri rektorleri atama operasyonunu da benzer duygularla yasamis ve yazmis, bilimin onemini vurgulamis, Takiyuddin’i anmistik (http://dusunerek.blogspot.com/2008/09/takiyuddin.html).

Takiyuddin’in tersanesini topa tutan Seyhulislamin AKP kiligindaki torunlari ayni kustahligi asirlar gecmis olmasina ragmen Turkiye Cumhuriyeti’nde son genel secimlerde almis olduklari %47 oya guvenerek yapmaya devam ediyorlar.

Karsilarina cikan muhalefet ya Ergenekon adli aciklanamayan bir sacmalik cercevesinde tutuklaniyor (Mustafa Balbay) ya da milyar liralik bir vergi cezasina tabi tutuluyor (Dogan Grubu).

Benim gozumde TUBITAK, bu kadrosu devam ettigi surece, butun sayginligini yitirmistir.

Bilimsel ilerleme isi artik bilimsel arastirmaya-gelistirmeye ozen gosteren ve din kurallari yerine laiklige inanan ozel sektore kalmistir.

Cunku AKP’nin Turkiye Cumhuriyeti hukumeti, bilim ile din arasinda hangi secimi yaptiklari konusunda, secilen rektorler yerine kendi rektorlerini atama operasyonunun ardindan bu TUBITAK skandaliyla artik hicbir soru isareti birakmamislardir.

Saturday 7 March 2009

"Turkiye Cumhuriyeti hukumetini ortadan kaldirmaya tesebbus"






















Iste Ergenekon adi verilen, Basbakan Erdogan'in savcisi oldugunu acik acik soyledigi, hukuk ve insan haklari konularinda artik gulunc duruma dusmus olan, ve kisaca AKP'nin muhalefeti sindirme operasyonu cercevesinde Mustafa Balbay'in tutuklanma gerekcesi.

Cumhuriyet gazetesinde cogu kez basliktan bile once okudugum bir kose olan Gundem'i 24 Ocak 1993'ten sonra katledilen Ugur Mumcu'dan devralmis ve o gun bugundur basariyla gunumuze tasimis, kamuoyunun ayrica Emin Colasan'la Pazar gunleri yaptigi TV programindan da tanidigi, tam bir aydin, ustelik dunya tatlisi da bir insan.

AKP hukumetinin Turkiye Cumhuriyeti'ni ortadan kaldirmaya tesebbusu mahkeme karariyla 11 oyun 10unu alarak onaylanmis...

Ote yandan Mustafa Balbay yazilariyla Turkiye Cumhuriyeti hukumetini ortadan kaldirmaya tesebbus ettigi icin tutuklaniyor...

Bugun efkarliyim, acmasin guller...

Monday 2 March 2009

Resesyon beklenenden agir olacak gibi

Butun dunyayi etkisine alan resesyonun Turkiye'yi belki de bekledigimizden de agir etkileyecegini bugun aciklanan dis ticaret sayilarindan gorebiliyoruz.

Artik AKP'nin ve Basbakan Erdogan'in bizi hamdolsun teget gececegini soyledigi krize belimize kadar battigimiza ve cikmak icin cok ugrasacagimiza kimsenin suphesi olmasin.

Toplam ihracatimiz Ocak ayinda, gecen senenin Ocak ayina gore, tam %25.7 dusmus durumda ($7.9 milyar ihracat).

Bu donemde, imalat sektoru %26.8 dusmus, tarim ve ormancilik sektoru ise %10.5 yukselmis durumda. En buyuk ve dolayisiyla performansinin en onemli oldugu sektorun $7.3 milyar ile imalat oldugunu hatirlatmakta da fayda var.

Avrupa Birligi hala ihracatimizin en onemli alicisi olduguna gore AB musterilerinin tekrar harcamaya baslamalari ve AB'deki resesyonun atlatilma hizi da Turkiye'yi cok alakadar ediyor.

AB'ye ihracatlarimizin Ocak ayinda tam %37.7 dustugunu de not edelim.

2009'un cok zor bir sene olacagini tahmin ediyorduk ama bu kadarini da belki beklemiyorduk. Istihdam icin de, yatirim icin de, kredi icin de, kalkinma icin de cok kotu istatistikler.

Bu seneyi nasil bir kuculme sayisiyla kapatacagimizi kestirebilmek cok guc. Belini dogrultabilmek icin ihracata guvenen tum sektor calisanlarina kolay gelsin diyelim.