Tuesday 30 September 2008

Kemal Kilicdaroglu













CHP Istanbul Milletvekili Kemal Kilicdaroglu’nun adini son haftalara kadar pek duymamistik.

Zaten epey uzun suredir CHP’de Deniz Baykal’dan baskasinin adi pek duyulmuyor.

Ama Temmuz 2007 secimlerinde ‘Baykal’a ragmen’ CHP’ye oy vermis olan 7.3 milyon icin de, ‘Baykal yuzunden’ AKP’ye oy vermis kimbilir belki milyonlar icin de Baykal disinda bir CHP’linin on plana cikmasi o kadar mutluluk verici ki.

Ustelik de Saban Disli ve Dengir Firat konularinda oldugu gibi yolsuzluga karsi savastigini iddia eden AKP hukumetinin yolsuzluklara derinden bulasmasini belgelerle ispatlayarak.

Ustelik de tam yerel secimler oncesi.

Hatta bugunku gazetelerde Kilicdaroglu’nun yerel secimlerde CHP’nin Istanbul Buyuksehir Belediyesi adayi olabilecegi bile yaziliyor.

Kilicdaroglu’nun http://www.kemalkilicdaroglu.com/ adresinde kendi internet sitesi de var. Rantciligin ve yolsuzlugun normal calisma ve yasam kosullarinin vazgecilmez parcalari oldugu gunumuz Turkiye’sinde konutlarinin adres ve degerini, kac pirlanta yuzuk ve kac cumhuriyet altini sahibi oldugunu sitesindeki 2007 malbeyaninda okuyabilmek mumkun.

Onumuzdeki hafta ve aylarda Kemal Kilicdaroglu adini daha da sik duyacagiz sanirim.

Sunday 28 September 2008

Yerel secimler oncesi "siyasi santaj"

Bugunku Cumhuriyet’te Leyla Tavsanoglu’nun Eskisehir Buyuksehir Belediye Baskani Yilmaz Buyukersen ile yaptigi Pazar soylesisi gunumuz AKP Turkiye’sinde yerel secimler oncesi iktidar partisinin kafa yapisini cok guzel ozetliyor.

Rektorluk ve Radyo Televizyon Yuksek Kurulu Baskanligi da yapmis, dogma buyme Eskisehirli Prof. Dr. Yilmaz Buyukersen, 1999’da DSP aday olup kazandigi Eskisehir Buyuksehir Belediye Baskanligi gorevini 2004 secimlerinden de basariyla cikmasiyla birlikte gunumuzde hala surduruyor.

Soylesiden en carpici yorumlari asagiya kopyaliyorum:

“Ben beş yıldan beri meclislerden hiçbir projemi geçiremedim. Hali hazırda yaptığım hizmetler ise 1999-2004 büyükşehir belediyesi meclis üyelerinin tamamının, ilçe belediye başkanlarının, il genel meclisi üyelerinin DSP’li olduğu dönemde karara bağladığımız projelerdir.”

“Beni seçtirmemek için çok uğraşıyorlar. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan elinden gelen her şeyi yapıyor beni seçtirmemek için. Şehirlerimizin uygar kentler haline gelebilmesi için bu rant yağması, çoğunlukta olmanın verdiği pervasızlık nedeniyle bitecek gibi görünmüyor. Şehirlerimizin gelecekleri de bu nedenle pek parlak olmayacak gibi.”

“Aslında Unakıtan’la ilişkilerimiz çok iyi. Benim olduğum ya da olmadığım yerlerde benden kibar biçimde söz ediyor. Ama bazen TOKİ anahtarlarını verme töreninde ben yoksam, “Sizden büyükşehri istiyorum” diyor. Kimi gazetecilerle toplantı yaparken, “Yahu, bu büyükşehri ne yapacağız” diye sorular soruyor. “Kasanın anahtarı bende. Eğer büyükşehir belediye başkanlığını AKP’ye verirseniz size her türlü yatırım ve imkân var. Elimdeki paranın tozu Eskişehir’i ihya etmeye yeter. Ama bir şartım var. Büyükşehir belediye başkanlığını istiyorum” diyor”

“Eskişehir’in ilçe belediyelerinden birisinin meclis üyesi AKP il başkanı. İl yönetiminin bir başka üyesi ilgili belediyenin meclis üyesi. Her ikisi de o belediyenin imar komisyonunda üye. AKP il başkanı o belediyenin aynı zamanda imar komisyonu başkanı. Her ikisi büyükşehir belediye meclisine de üye olarak girdiler. Büyükşehir imar komisyonu başkanı da yine AKP il başkanı. Bunların bir üçüncü arkadaşları var. O da bir başka ilçede meclis ve imar komisyonu üyesi. Her üçü ortak. Yapı denetim şirketleri, proje şirketleri var. Eskişehir’deki yapı denetimi konusunda trilyonlarca ciroya sahip olan bir firma da ortak. Üç şirketleri vardı. Şimdi altıncı şirketlerini kuruyorlarmış. Vatandaşlar yapı denetimi işlerini en çok bunlara götürüyorlar.”

“İller Bankası’ndan kredi almak istedim. Belediye Meclisi borçlanma yetkisi vermedi. Oysa AKP’li belediyeler İller Bankası’ndan muazzam krediler kullanıyorlar. Yatırımların durmasının Eskişehir halkına vereceği alternatif zararları bile düşünmeden siyasi amaçlı, siyasi çıkara, kine, gareze dayanan davranışları var.”

“Ben bu seçimleri merkez sağ ve merkez soldaki partiler için şans olarak görüyorum. Son seçimlerden sonra AKP’nin çizgisi aşağı inmeye başladı. Hatta vatandaşlar 2007 seçim sonuçlarına son derece şaşırıyorlar. Seçimlerde bir şeyler yapıldığından şüphe ediyorlar. Ama sanıyorum Türkiye’yi bugün getirdiği noktayı görenler de AKP’ye oy verdiklerini söylemeye artık utanıyorlar.”

Iste sehrine ve gorevine tutkuyla bagli, basarisi iki secim sonuclariyla tescillenmis, 600,000 nufuslu bir sehrimizin Belediye Baskaninin AKP hukumetinden aldigi baskinin ve onune cikan engellerin bir ozeti. En carpicisi Maliye Bakani Unakitan’in sehri kalkindirmak icin oyverenlere yaptigi “siyasi santaj.” AKP cevrelerinin cemberlerini nasil genislettiklerini basta Saban Disli ve Almanya Deniz Feneri skandallariyla her hafta okuyoruz, biliyoruz. Hepsinin altindan para, ekonomik iliskiler, ve rant cikiyor.

Mart 2009’daki yerel secimlerle ilgili icimizi karartmis oldugumuz su noktada yine Yilmaz Hoca’nin kendi sozleriyle bitirelim:

“Zaman zaman umudum kırılmıyor değil. Ama mücadelemden de vazgeçmiyorum. Çünkü bunların önündeki tek engel benim. Birilerinin çıkıp bunlara “Dur” demesi lazım.”

Thursday 25 September 2008

Guzel Izmir












Turkiye icin artik cok tarihi bir onem tasidigi ortada olan Mart 2009 yerel secimleri yaklasirken Maliye Bakani Kemal Unakitan "Izmir'i istenilen konuma getirmek icin AKP'nin teslim almasi lazim'' buyurmus.

Temmuz 2007 secimlerinde yine kazanamadigi ama beklenenden cok kuvvetlendigi Izmir'i bu sefer kazanmak icin elinden gelen herseyi yapan AKP sonunda basarili olacak mi, gorecegiz.

Maliye Bakanina "istenilen konum" derken tam neyi kastettigini sormak isterdim.

Kordonboyu'nda elele tutusan ciftleri belediye balikcilarinin azarlayarak ayirmalari konumu mu?

Kibris Sehitleri'nde alkol satan restoran sahiplerini sopalarla ziyaret edip kapatma konumu mu?

Fuar'da sergilenen modern heykellerin kimilerince edepsiz sayilanlarina tukurme konumu mu?

Izmirli olmasam da Izmirli yanim kuvvetli bir vatandas olarak Izmirliler adina cevap vereyim:

Kalsin sayin bakanim, Birinci Ligde takimimiz olmamasi haric konumumuzdan memnunuz, ilginize tesekkur ediyoruz.

Tuesday 23 September 2008

Ergenekonda Dokuzuncu Dalga













Bir bucuk yildan beri suregelen ve Ergenekon adi verilen davanin dokuzuncu dalgasinda bu sabah erken saatlerde Tuncay Ozkan'in da tutuklanmasina pek sasirmadim.

Askeriyeden sanat kesimlerine toplumun cesitli gruplarindan, unlu-unsuz, AKP iktidarini elestiren bir cok insana 'darbeci' sifatini yapistiran bu davanin adli sistem tarafindan hazmi belli ki yillarca surecek olmasi ana iddianamenin binlerce sayfa olmasindan ve hala hazirlanmakta olan ek iddianameden soz edilmesinden anlasiliyor.

Hukumete yakin gazetelerin 'ellerine gecen gizli belgeler' sayesinde Ergenekon operasyonel semalari yayimlamalari bana gulunc geliyor (Sabah'taki bilgilere gore Ergenekon orgutunun Teori Tasarim ve Planlama Sivil Daire Baskani Ilhan Selcuk'mus!).

Tutuklamalarin sabahin erken saatlerinde baslayip saatlerce surmesi (Tuncay Ozkan'inkinin sekiz bucuk saat surdugu soyleniyor), evlerden ve ofislerden poset poset, koli koli evrak, yazisma, CD, video kaset, dosya, ve bilgi goturulmesi, binlerce kisinin cep telefonlarinin dinlendiginin artik herkes tarafindan bilinmesi, Kuddusi Okkir'in olumu disinda Eruygur Pasa dahil bir cok tutuklunun saglik durumlarinin kotulesmesi, ve tutuklularin aylar suren ve daha surecek olan bir surece batmis olmalarinin bilinci davanin disa yansiyan carpici yanlari.

Butun bunlar da bana davadaki tutuklamalarin bir adli sonuca ulasmaktan cok pusturma ve gozdagi amacli oldugunu dusunduruyor.

Ote yandan onceki dalgalarda tutuklular arasinda yer alan Ilhan Selcuk ve Mustafa Balbay gibi degerli yazarlarimizin pusturulmaktan cok seslerini artik daha da gur cikarttiklarini gormek ise bana buyuk moral veriyor.

Ayni sekilde http://www.bizkackisiyiz.com/ sitesini de onumuzdeki gunlerde dikkatli takip etmeli. Karsilastirabilmemiz acisindan, su andaki sayiyi da not edeyim: 1,288,979.

Sunday 21 September 2008

Celal Hoca















Celal Sengor, 19 Eylul'de Cumhuriyet Bilim Teknik'te 'İTÜ Açılışında Söylenenler ve Gerçekler' baslikli yazisinda Basbakan Erdogan'in bu acilisa gitmesinden, acilista yaptigi tutarsiz konusmadan, Dawkins'in sitesinden, ve AKP Turkiye'sindeki din havasiyla bilgi edinmenin onune cikartilan engellerden bahsetmis, blogumuzun bugunlerdeki konularini epey yankilamistir. Iste asagida yazisindan bir kucuk alinti:

'Dawkins’in sitesine mahkeme kararıyla engel koymakla kitaplarını yasaklamak arasında hiçbir fark yoktur (neyse ki basit bir internet kültürüne sahip olanlarca gene de internette bu siteye erişmek mümkün! Yasak, bilimi engelleyemez: Galile merhumu hatırlayalım). Her ikisi de bilgiye ulaşımı engelleme suçudur ve Dawkins’in sitesine erişimi engelleyen hakim, kanımca insanlık suçu işlemiştir. Bu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine götürülmesi gereken bir haldir.

Şimdi birisi çıkıp dese ki «efendim, bir sürü televizyon kanalında sürekli yapılan din propagandası beni rahatsız etmektedir, zira Müslüman dinine inanmayanlara kâfir diyen metinlerden alıntı yapan, inanmayanları katle özendiren tutumları öven bu yayınlar, şahsıma ve inançlarıma hakaret özelliği taşımakla kalmamakta, kişisel güvenliğimi ve toplumsal barışı da tehdit etmektedir» ve bunu öne sürerek dinî yayın yapan televizyon kanallarını, gazeteleri ve internet sitelerini kapattırmaya kalksa.

O zaman, Dawkins’in sitesine uygulanan karar emsal gösterilerek bu tür yayın organlarının derhal kapatılması gerekir. Tayyip Bey ağzını açmadan evvel ülkesinden kendi devr-i iktidarında ortaya çıkan bu tür manzaraları iyice düşünmelidir.'

Ellerine saglik Celal Hoca.

Hangi Istikrar?

Almanya Deniz Feneri davasinda saniklarin mahkum edilmesi, AKP Turkiye'sinde inanc somurusunden parti finansmanlarina, medya ozgurlugunden uluslararasi siyasal para trafigine, bir takim seylerin nasil isledigini ispatlamis oldu.

Alman mahkemelerini tebrik etmeli.

RTUK, Kanal 7, AKP'nin icinde ve AKP'ye yakin kisiler ve cevreler bu yolsuzluk davasina bogazlarina kadar batmislardir. Bugunlerde her iftarini bir baska siyasal Islam gosterisine ceviren Basbakan Erdogan bu yolsuzluk davasini haber eden basin organlarini once susturmaya calismis, sonra da aleyhlerinde boykot eylemi baslatilmasini istemistir.

Dunya finansal krizinin en can alici anlarinin yasandigi su gunlerde de surekli tekrarladigi 'istikrar onemlidir' mesajiyla adeta AKP'ye saldirmanin veya AKP'ye bir alternatif bile dusunmenin istikrari ve Turk ekonomisini negatif etkileyecegini ima eden Basbakan kendisi de gayet iyi biliyor olmali ki bu dunyada yasanan finansal krizin ebatlari cok buyuktur ve Turkiye'de hukumet degisse de degismese de ekonomimizi kotu etkileyecektir.

En basitinden, finansman bulmanin zorlastigi ortamlarda yeni ev almaktan tutun yeni bir fabrika acmaya kadar tum ekonomik kararlar dikkatle gozden gecirilir, kimi ufaltilir, kimi ertelenir, kimi ise tamamen iptal edilir.

2002-2007 arasinda, dunyadaki pozitif ekonomik ortam ve sonuclarini simdi daha da iyi anladigimiz asiri likidite bollugu sirasinda yakalanan 'istikrar'in sadece AKP politikalarinin marifeti oldugunu dusunmek buyuk bir yanlislik olacaktir.

Turkiye artik siyasi Islami kullanarak hem Deniz Feneri orneginde gordugumuz gibi masum insanlarin inanclariyla oynayarak parasini kendi medya sistemini kurmak icin calan, hem de 'siz-biz' veya 'turbanli-turbansiz' veya 'oruclu-orucsuz' ayirimlarini korukleyerek ulkeyi gittikce daha da kalin bir cizgiyle ikiye bolen AKP ve siyasi Islam politikalarina bir alternatif gelistirmek zorundadir.

Tuesday 16 September 2008

Adnan Hoca

Biraz once gecen haberlerde Richard Dawkins'in 'aydin dusunme vahasi' sitesinin Adnan Hoca tarafindan Turkiye'de kapattirildigi teyid edildi. Asagida NTVMSNBC haberini kopyaliyorum:

'www.richarddawkins.net adlı internet sitesi Şişli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 03/09/2008 tarih ve 2008/199 sayılı kararıyla, Adnan Oktar’ın şahsı ve onun “Atlas of Creation” adlı kitabı hakkında kişilik haklarını ihlal eder nitelikteki yazılar nedeniyle tedbiren kapatıldı.'

Din-Bilim duellosu son hiz devam ediyor.

Monday 15 September 2008

Turkiye'nin Isgucu

Birinci ceyrekte %6.7 buyuyen GSMH, ikinci ceyrekte ciddi bir dusus gostererek sadece %1.9 buyudu. Ucuncu ceyrekte toparlanmazsak, artik bir Dogu Avrupa ya da Asya ulkesi gibi degil, bir Bati Avrupa ulkesi gibi buyuyoruz.

Buyumeyi Turkiye'de kimin gerceklestirdigine dair isgucumuzle ilgili Haziran sayilari bugun Turkiye Istatistik Kurumu tarafindan yayimlandi. Ilgimi ceken bazi istatistikleri asagiya not ediyorum:

  • 15 yas ve ustu nufus: 49.9 milyon
  • TUIK'in tanimiyla isgucu: 24.8 milyon
  • Toplam erkeklerde isgucune katilma orani %72.7, kadinlarda %27.1
  • Universite mezunu erkeklerde isgucune katilma orani %84.2, kadinlarda %70.4
  • Istihdam: 22.6 milyon
  • Issiz: 2.2 milyon
  • Toplam issizlik orani: %9
  • Kentlerdeki genc nufusta (15-24 yas arasi) issizlik orani: %20.9
  • Istihdamin %72.6'si erkek, %60.8'i lise alti egitimli, %61.7'si 1-9 kisi arasi calisani olan isyerlerinde calisiyor

Istatistikleri, sayilari herkes okuyabilir. Peki biz dusunerek ne gibi sonuclar cikartabiliriz?

  1. 70 milyonluk bir ulkeyiz ama isgucunun 24.8 milyon, istihdamin 22.6 milyon oldugunu, ote yandan Bati Avrupa'dan bizi farkli kilan en buyuk guclerimizden birinin genc nufusumuz oldugunu, ve 15 yasin altinda 20 milyon kadar bir nufusa sahip oldugumuzu unutmayalim.
  2. GSMH'nin artmasi ile isgucunun artmasi paralel. Kadinlarin toplamda %27.1'inin isgucune katiliyor olmasi carpici bir istatistik. Oysa universite mezunu kadinlarin %70.4'unun isgucune katildigini goruyoruz. Kizlarimiza, ne pahasina olursa olsun, universite egitimi saglamak zorundayiz.
  3. Kentlerdeki genc nufusta (15-24) asagi yukari her bes kisiden biri (%20.9) issiz. Arkadan gelen 15 yasin altindaki 20 milyonluk nufusun da onemli bir kisminin kentlere akacagini dusunmeliyiz. Genclere istihdam saglamanin onemi ortada.
  4. Istihdamin %60.8'i lise alti egitimli. Lise ve universite mezunu insan yetistirmenin degerini hic bir zaman unutmamaliyiz. Her doktora mezuniyet torenine saygi duymaliyiz. Arastirmaci, akilci, aydin bir egitimin yerini hicbir inancin alamayacagini cocuklarimiza dikkatli anlatmaliyiz.
Gungor Uras'in bugunku Milliyet'teki yazisinda benzer istatistiklere verdigi onemi tekrarlayarak bitirelim:

'Bunları bileceğiz ki, bunları izleyeceğiz ki, önümüzü görelim.'

Sunday 14 September 2008

Richard Dawkins






Takiyuddin yazimizin Bilime karsi Din temasina devam.

Aylardir kapali olan youtube'dan sonra Turkiye'de http://www.richarddawkins.net/ adli siteye de erisim yasaklandi.

Unlu Gen Bencildir ve en son Tanri Yanilgisi'nin yazari Oxford'lu bilimadami Richard Dawkins'in resmi sitesi olan http://www.richarddawkins.net/ kendisini bir 'aydin dusunme vahasi' olarak tanitiyor.

Sitesindeki tartisma forumlarinda Harun Yahya adiyla yaratimciligi savunan ve evrim teorisini karalayan Adnan Hoca'ya karsi Dawkins'in okurlarinin yazdiklari onceden Takiyuddin yazisinda yazdigimiz Bilim-Din duellolarinin atesli ornekleriydi.

Din cephesinin Bilim cephesinden gelen aydinca dusunerek yazilmis yazilara en basitinden cozumu: siteyi Turkiye'de kapattirmak, susturmak.

Evrenin sirlarini ogrenmeye calismanin kustahlik sayilmasinin ve Takiyuddin gozlemevinin topa tutulmasinin modern bir versiyonunun 21. yuzyil Turkiye'sinde yine yasandigini gormek ne kadar uzucu.

Saturday 13 September 2008

Çan Kulesi

Biraz da politik ve mizahi nostalji.

Eski Metin Akpinar - Zeki Alasya tiyatrolarindan Ask Olsun'daki Kral (Alasya) ve kizina talip olan Prens (Akpinar) arasindaki politik sohbeti hatirlarsiniz. Ara ara seyretmekte fayda var: politik konularda ulkemizde son otuz senede ne kadar cok seyin hala ayni oldugunu hatirlatiyor.

http://www.youtube.com/watch?v=wU5FO33MCm0&feature=related

Yalniz degisen cok onemli bir nokta var.

Seyredince hatirlayacaksiniz, Kral Prens'in ulkesiyle ilgili orulen politik bir kapinin duvarindan atlamaya kalkip kalkilmayacagini sorunca, Prens 'o biraz zor...' diye cevap veriyor, ve manali bir ifadeyle devam ediyor:

'Çan Kulesinden gozleyenler var...'

Evet, eskiden Prens'in ulkesinde duvarin uzerinden atlamaya calismak zordu, cunku Çan Kulesinden gozleyenler vardi.

Oysa bugun, Çan Kulesi gozlemeyi birakti, kendisi gozlemcilerini duvarin ustunden atlatiyor.

Friday 12 September 2008

Takiyuddin







Bilim ile din arasindaki ezeli tartismalarda hep ornek olarak Takiyuddin'in hikayesini anlatirim.

Bilindigi uzere, Takiyuddin, 16. yuzyil Osmanli Imparatorlugu'nda Muneccimbasi konumundayken Padisah'a verdigi raporuyla kurdurdugu Tophane'deki gozlemeviyle unludur. Anladigimiz kadariyla, zamaninda Avrupa'da gorulen benzerleriyle yarisabildigi dusunulen bu gozlemevi hesap-kitaplariyla, olcum-bicimleriyle tam bir bilim yuvasidir.

Derken veba salgini cikagelir. Osmanli da, zamanindaki Avrupa gibi, vebayi tanrinin bir gazabi olarak yorumlar. Takiyuddin'in gozlemevinin de Allah'i kizdirdigini dusunenlerden devrin Seyhulislami evrenin sirlarini ogrenmeye calismanin bir kustahlik oldugunu Padisah'a yazar ve sonunda Padisah'in verdigi emirle Kaptani Derya gemileriyle bir gece gozlemevini topa tutar ve yerle bir eder.

Arastirmaya, ogrenmeye, akilciliga, aydinliga yonelik Bilim ile bin yil once yazilmis ve insanoglunun uymasi gereken kurallari iceren bir kitaba yonelik Din arasindaki bu duelloyu Din kazanmistir.

Gunumuz universitelerindeki turban tartismalarinda da, konuya genelde esitlikci ve ozgurlukcu yaklasmama ragmen, benim icime sinmeyen konu da bu zaten: bilim ve arastirma yuvasi olmasi gereken universitelerde, laiklik karsiti aktivitelerin odagi oldugu mahkemece tescillenmis iktidar partisinin baskani tarafindan dinin sembolu oldugu acikca belirtilmis turbanin takilmasi. Arastirmak ve ogrenmek istemeyen, ona karsilik bin yil onceki bir kitaptaki kurallara donen bir zihniyetin nasil bilim uretecegini aklim almiyor.

O yuzden bugunku ITU akademik yili acilisina Recep Tayyip Erdogan'in davet edilmesini ve akabinde cikan protesto olaylarini ilgiyle okudum.

Ozellikle de Erdogan'in 'universiteler, her turlu siyasi mudahaleden, devletin, hukumetin mudahalesinden kesinlikle uzak olmalidir' seklinde belirtmis oldugu gorusu ilgimi cekti.

Cunku kagit uzerinde dogruluguna katildigimiz bu dusuncenin Basbakan Erdogan ve Cumhurbaskani Gul'un Turkiye'sinde pratikte gerceklesmediginin daha cok yeni kanitlandigi bir universite ITU: bu 'asirlardir cagdas' universitede rektoru ikinci dort yillik donemi icin de goreve devam secimini farkla kazanmis olmasina ragmen Cumhurbaskani tarafindan iktidar partisine yakinligiyla bilinen baska bir rektor adayi atanali daha bir ay yeni oldu. Bu secimi kaybetmesine ragmen atanan rektorun de akademik yilin acilisina Basbakan'i cagirmasi elbette ki sembolik ve dikkatli kurgulanmis bir hareket.

Universitelerimizde bazi seylerin son bir ayda artik tartismasiz degismis oldugunun bir sembolu.

Universitelerimizin de artik Basbakan Erdogan ve Cumhurbaskani Gul'un hayalindeki Turkiye carkinin isleyen bir parcasi oldugunun sembolu.

Universitelerimizde, asirlar gecmis olmasina ragmen, evrenin sirlarini ogrenmeye hala kustahlik olarak bakilabileceginin bir sembolu.

Thursday 11 September 2008

Dunya hava durumu

Turkiye’miz ve dunyamizla ilgili konularda yazacagiz dedik, dogumgunumuzde Turkiye’mizi anlattik, ama dunyamizdaki hava durumunu da ozetlemeliyiz:

Ikinci Dunya Savasindan beri belki de en calkantili uluslararasi ekonomik atmosferde bir Dunya,
Belki de Bush’un ekibinden de daha tutucu bir baskan ile baskan yardimcisinin secilmesinin arifesinde, gecen hafta tarihinin en buyuk finansal devlet mudahalesini yasamis bir Amerika,
Enerji gucunun de verdigi ozguvenle batiya dislerini iyicene gosteren bir Rusya,
Emperyalist isgal altinda bes yili asmis bir Irak,
Son yillarda zenginliklerine zenginlik katmis bir Ortadogu,
Kendini tanimlamakta ve catirdamamakta gucluk ceken, yasli nufuslu bir Avrupa Birligi,
Aclik, fakirlik, diktatorluk, AIDS, ve hastaliklarla surekli savasan bir Afrika,
Tum zamanlarin en gosterisli olimpiyatini sergileyen, ekonomik buyumesi %7-8’lere ‘yavaslamakta’ olan bir dunya kuvveti Cin,
Soguk savas sonrasi dunya duzenini degistiren 9/11 saldirilarinin yedinci yildonumu,
Isvicre’de yerin 100 metre altindaki 27 metrelik tunelde yapilan heyecan verici uluslararasi bir bilimsel deney,
ve tabii ki insanoglunun surekli isittigi yerkurenin etkisiyle erimekte olan buzullar ve nufuslari hizla azalmakta olan kutup ayilari, arilar, kuslar, kelebekler, ve diger canlilar.

Wednesday 10 September 2008

"Birey Olarak Neler Yapabiliriz?"




Emre Kongar'in son kitabi Demokrasimizle Yuzlesmek'in sonlarinda bu soruya verilen cevabi elektronik platformda tanidigim herkese ulastirmak istedigimden asagiya Emre Hoca'nin iznine siginarak kelimesi kelimesine yaziyorum:

"Hicbir karsilik beklemeden, igneyle kuyu kazacagiz:
Sorunlarin bizim cabalarimizla cozulecegine inanacagiz.
Sabirli olacagiz.
Yilmayacagiz.
Calisacagiz, calisacagiz, yine calisacagiz.
Sonuc alamadigimizda kusmeyecegiz, bikmayacagiz, icimize kapanmayacagiz, yine calismaya devam edecegiz.
Kendimizi yetistirecegiz.
Olanakli oldugu olcude iyi bir egitim almaya calisacagiz.
Girdigimiz iste, uyguladigimiz meslekte basarili olacagiz.
Cevremiz tarafindan sevilmek, sayilmak icin calisacagiz.
Iyilik yapacagiz.

Ulkemizi ve dunyamizi yakindan izleyecegiz.
Gazete, kitap okuyacagiz.
Kitle iletisim araclariyla etkilesime girecegiz.
Yazarlara, televizyonlara, yoneticilere tepkilerimizi iletecegiz.
Politikacilara ulasacagiz, onlari denetleyecek ve etkileyecegiz.

Demokrasiyi once kendi ailemizde uygulayacagiz.
Erkek egemen feodal kulturun kolesi olmayacagiz.
Ister erkek olalim ister kadin, esimize esit, adil ve demokratik bir bicimde davranacagiz.
Cocuklarimiza, sevgiyi, guveni, ve disiplini hep birlikte, bir denge icinde verecegiz; onlari demokrat, ozgurlukcu, kisilikli bireyler olarak yetistirmeye calisacagiz.
Cocuklarimiza kisilik haklarini ogretecegiz; bu haklarin, baska kisilerin haklariyla sinirli oldugunu anlatacagiz.
Demokratik ilkeleri sadece ailemizde degil, okulda, isyerinde, dostlar arasinda, mahallemizde, her yerde savunacagiz; kendi davranislarimizla da ornek olmaya calisacagiz.
Bizim gibi Demokrasiye inananlarla, dayanisma icinde olacagiz.
Demokrasiye inanmayanlari guzellikle ikna etmeye calisacagiz.
Orgutlu olacagiz.
Yuz yuze temasi olan kucuk gruplar kuracagiz.
Internette haberlesme ve etkilesim gruplari olusturacagiz.
Sivil toplum orgutlerine girecek veya boyle orgutler kuracagiz, buralarda aktif olacagiz.
Kucuk ya da buyuk birikimler olusturup yoksullara, hastalara, yaslilara, ozurlulere, muhtaclara yardim edecegiz, cocuk okutacagiz.
Once yakin cevremizi, sonra uzak cevremizi egitmeye, etkilemeye calisacagiz.
Sahip oldugumuz bilgi ve becerilerden, meslegimizden, basta yoksullar ve muhtaclar olmak kaydiyla herkesi yararlandirmaya calisacak, gerekirse gonullu hizmet verecegiz.

Is hayatina, ozel tesebbuse girecegiz.
Devlete girecegiz.
Siyasete girecegiz.
Sadece ulusal duzeydeki degil, yerel duzeydeki siyasete de agirlik koymaya calisacagiz, genel merkezler ve hukumetler kadar, il ve ilce orgutlerini ve belediyeleri onemseyecegiz, buralarda gorev almaya calisacagiz.
Girdigimiz her yerde, toplumda, ekonomide, kulturde, egitimde, saglikta, yasamin her alaninda yukselmeye, etkin ve basarili olmaya calisacagiz.

Bireysel ve toplumsal hak ve ozgurluklerimiz konusunda duyarli olacagiz, onlardan odun vermeyecegiz.
'Mahalle Baskisi'na boyun egmeyecegiz.
Kadin haklarina inanacagiz, onlari gelistirmek icin calisacagiz.
Genclerimizi sevecegiz, onlara deger verecegiz, sadece bilgilerini degil, kisiliklerini de gelistirmeleri icin onlara maddi, manevi destek olacagiz.

Butun bunlari yaparken hicbir karsilik beklemeyecegiz.
Insanlarin kimlik duygularina ve mukaddes degerlerine saygili olacagiz: hic kimseyi ve tabii dindarlari, muminleri de rahatsiz etmeyecegiz.
Yaptiklarimizi onemseyecegiz, hicbir sonuc almasak bile devam edecegiz.
Cabalarimizin bosa gittigini dusunmeyecegiz.
Yaptiklarimizin okyanustaki bir damlacik kadar bile etki yaratmasinin cok zor oldugunu bilecegiz ama okyanuslarin da bu damlaciklardan olustugunu hicbir zaman unutmayacagiz.

Ulke sorunlarinin asil cozum yerinin siyaset sahnesi oldugunu hic aklimizdan cikarmayacagiz.
Siyasetten korkmayacagiz, asagilik gormeyecegiz.
Siyaseti, yagmaci politikacilarin, kisisel cikarlarinin ulke cikarlarinin onune koyan uc kagitcilarin, genel baskan yalakalarinin, diktator yoneticilerin, mukaddes din duygularimizi istismar edenlerin elinden kurtaracagiz."

Emre Hoca'nin kitabinin tumunun yukaridaki alinti kadar bilgi ve ilham verici oldugunu belirtir, okumayanlara siddetle tavsiye ederim.

düşünerek

Blogumuz 10 Eylul 2008 Carsamba gunu dogdu.

Deniz Feneri davasi ile basin ozgurlugunun iyice kisitlandiginin gozler onune serildigi,
hizla diktatorluge yaklasan bir iktidarin yonettigi,
yolsuzluk ve kanunsuzlugun her gun yeni bir patlak verdigi,
koklulerden sonra yeni kurulan universitelerde de aydinliktan uzak rektorlerin cumhurbaskani tarafindan atandigi,
teror ve sehit haberlerinin her gun ve ulkenin her yerinde devam ettigi,
Alanya'da bikinili turistlerin ortulmeye calisildigi,
Ankara'da icki satan isyerlerinin Mahalle Baskisi altinda ezildigi,
Konya'da icki satan restoran bulmanin neredeyse imkansiz oldugu,
cagdisi din derslerinin ilkogretimde hala zorunlu oldugu,
Karadeniz'de NATO gemilerinin bekledigi,
Ergenekon adi verilen davanin devam ettigi,
dolarin 1.237, faizlerin %16.75 oldugu bir Turkiye.

Dogumgunumuzdeki hava durumunu boyle ozetleyebiliriz.

Turkiye'mizi ve dunyamizi etkileyecek konularda yorumlarimizi ve fikirlerimizi arastirarak, sorgulayarak, ve en onemlisi dusunerek yazacagiz.