Thursday 11 February 2010

Gunun iki cok onemli haberi

Laiklige hayatini adamis degerli bilimadamimiz Ilhan Arsel'i, bu cok zor yetisen beynimizi, adeta surgunde yasamakta oldugu ABD'de kaybettik.

Cogumuz Arsel'i seriatla, laiklikle, ve aydin olmayla ilgili yazdigi kitap ve yazilarindan taniyoruz. Biraz once kitap ve yazilarinin cogunun yer aldigi http://www.ilhan-arsel.org/ adli bir websitesini kesfettim. Konuyla ilgilenenlere tavsiye ederim.

Turkiye'de yasasaydi cok yakin arkadasi ve surekli mektuplastigi Turan Dursun'un akibetine ugrayacak miydi? Bu yasi gorebilecek miydi? Sanmiyorum.

Iste "inanmayan dindarlar" tanimi:

'"Inanmayan dindarlar" için din ve dindarlik, "kutsal" sayilan kitaplara boyun egmek degil, fakat aklin vicdan süzgecinden geçirmis oldugu verilere uymaktir. Daha dogrusu onlar, "Tanri" sözüdür diye insanlara belletilen kitaplari ve verileri "Tanri yapisi" degil, fakat "insan yapisi" seyler olarak tasnif edip buna göre degerlendirirler ve bu kitaplarda yer alan "Tanri" tanimini geçersiz bilirler. Çünkü bu kitaplarda tanimlanan Tanri, insan kiliginda, insana özgü niteliklere sahip bir varliktir: kindardir, acimasizdir, kiskançtir, keyfîdir, insanlari diledigi gibi sekillendiren ve sonra birbirleriyle dövüstürendir, vs...Onlar için "kutsal" olan sey "akil", ve aklin olusturdugu "Yaratici zekâ"dir.'

Ve iste Turan Dursun'la ilgili yazdigi bazi satirlar:

'Oysa ki "inanan dinliler", bütün bu hususlari: "Madem ki Tanri'dan gelmedir, o halde kabul etmek gerekir" diyerek benimsemeyi "dindarlik" bilirler. Her ne kadar bunlar, her zaman için yeryüzü nufusunun çogunlugunu olusturmus olmakla beraber, insanligi uygarlik vadilerine, büyük gelismelere ve daha güzel ve mutlu yarinlara sürükleyenler, her zaman için sayilari az "inanmayan dindarlar" olmustur.

Ancak ne var ki "inanmayan dindarlar", tarih boyunca bagnaz ortamin hismina ugramislar ve bu yüzden çogu zaman kendi gerçek hüviyetlerini ortaya vuramamislardir; çogu kez yapmacik bir kiliga, daha dogrusu "inanan dindarlar" kiligina bürünmüs, kalmislardir.

Eger siz Tanri'nin keyfî ve gaddar olabilecegine inanmiyorsaniz: eger siz Tanri'nin kiskanç ve intikamci olabilecegini sanmiyorsaniz; eger siz Tanri'nin öfkeye kapilip insanlara küfürler savuracagina inanmiyorsaniz; eger siz Tanri'nin esitsizlikler yaratacagina ihtimal veremiyorsaniz; eger siz Tanri'nin her ne suretle olursa olsun olumsuzlukta bulunabilecegine yer veremiyorsaniz, bu demektir ki siz de "inanmayan dindarlar" dansinizdir.

Hemen eklemek gerekir ki akilci yetenege sahip her insan, "Kutsal" diye bilinen kitaplari akil süzgecinden geçirmek, ya da "peygamber" diye benimsenen kisilerin yasamlarini incelemek sûretiyle kendisini kolaylikla "inanmayan dindarlar" sinifi içinde bulur. Nitekim tarih içerisinde, "insan sevgisiyle" dolu kisileri "inanmayan dindarlar" haline getiren sey, "Kutsal" bilinen kitaplarin elestirisidir. Evet, kim ki akilcidir ve akil rehberligi ile düsünmesini ögrenmistir, o mutlaka "inanmayan dindarlardan" olmustur. Insanligi "insanlik" sevgisine, gelismeye ve gerçek ahlâkîlige sürükleyenler onlardir; onlar için "din", aslinda , "sevgi" nin ta kendisidir. Su bir gerçektir ki en büyük "insan severler", en büyük "ahlâkiyatçilar", Tanri'yi "sevgi" simgesi seklinde benimseyen bu tür "Inanmayan dindarlar" arasindan çikmistir.

Turan Dursun'u her anis'ta, böyle bir sevgiye, seriât yolu ile degil fakat ancak "akil" yolu ile gidilebilir oldugunu bir kere daha anlarim. Her ne kadar kendisini "Ben dinsizim" diye tanimlamis idiyse de Turan Dursun, aslinda sinirsiz bir "insan sevgisi" ve "akil" gücü ile dolu ve bu sayede insanliga en büyük hizmetlerde bulunmus olan nice "Inanmayan dindarlardan" biriydi. Bir gün gelip bu toplum, akilci yörüngeye girip onun degerini anlayabilecek midir acaba?'

Bir gun gelip bu toplum, akilci yorungeye girip Ilhan Arsel'in, Turan Dursun'un degerini anlayabilecek midir acaba? 21. yuzyil AKP Turkiye'sinde laikligin cok geri gitmis oldugunu goruyor ve bu sorunun cevabi konusunda karamsarligimizi surduruyoruz.

Gunun ikinci onemli haberini ise Cumhuriyet'ten kopyalayalim:

'Amasya’nın Gümüşhacıköy ilçesinde kızlarının zorunlu din dersi almasını istemeyen anne-babanın davasına bakan mahkeme, ders kitaplarının incelenmesini istedi. Mahkeme, yapılan incelemede okullarda din kültürü ve ahlak bilgisi yerine din eğitimi verildiğini belirleyerek, “Türkiye’de hâkim olan dinsel çeşitliliğin” ve nüfusa oranı büyük olmasına karşın Aleviliğin dikkate alınmadığına hükmetti. Mahkeme, derslerde “tarafsızlık ve çoğulculuk” koşullarının yerine getirilmediği, bu nedenle de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ihlal edildiğini belirtti. Kararda, din eğitiminin ancak kişilerin kendi ya da kanuni temsilcilerinin talebine bağlı olduğu anımsatılarak, dersin bu içeriği ile zorunlu tutulmasının hukuka aykırı olduğu kaydedildi.'

21. yuzyilda din dersinin zorunlu olmasina karsi mucadele veren bu anne-babanin Turan Dursun'u da Ilhan Arsel'i de Richard Dawkins'i de okuduklarina eminim. Bagnaz ortamin hismina ugramamalarini umid ederim. Cocuklarina dini degil akilci bir egitim verme istegi akilci yorungeye girdigimiz zaman hicbirimize garip gelmeyecek.