Saturday 22 October 2011

Teror























(Foto: Cumhuriyet)

Turkiye'mizin basi sagolsun.

Ulkemizi yonetenler bir takim seylerin hic ama hic iyi gitmediginin farkindalar mi acaba?

Teror bizi teget mi geciyor saniyorlar?

Cifte Standart

Insanin hakkini arayamamasi ne kadar korkunc bir sey degil mi?

Hakli oldugunu bile bile elinden hakkinin alinmasi. Ve itiraz edebilecek ya da sana yardimci olabilecek hic kimsenin olmamasi.

Sabah evde bebeginizi uyuturken kapiniz caliniyor ve merkeze goturuluyorsunuz, akabinde hapise tikiliyorsunuz, ve 961 gundur hapistesiniz, yakinda cikacaginiza dair de herhangi bir garanti yok.

Internetiniz zaten dogru durust olmadigi icin haberleri gazetelerden takip ediyorsunuz.

Cok buyuk meblaglar calmis olduklari, halkin masumiyetinden para kazanmis olduklari, ve hukumet ile para kaynaklarindan birinin ortaya cikarilmis olmasi iddiasi suren bir baska davanin baska bir grup tutuklusu, haberlerden okudugunuza gore tahliye edilmis. Mahkeme gerekcesinde 'yaklasık 4 aydan fazla tutuklulugun cezaya donusebilecegini' vurgulamis. Ustune 'kacma suphesinin olmadıgını, delillerin toplandıgını ve yok edilmesi ihtimalinin de ortadan kalktıgını' buyurmus.

Bu kadar korkunc bu kadar ahlaksiz bu kadar kustah bir cifte standart olabilir mi?

Balbay ilk tutuklandiginda mahemeye getirilmis, sorgulanmis, geri birakilmis, ardindan aylar sonra tekrar tutuklanmis ve hapise atilmis. Arada ne kacma ne delil karartma, vs vs yapmis. Kitaplarini hepimiz okuduk, nasil bir komedi ile trajedi arasi tiyatro oynandiginin hepimiz farkindayiz. Balbay bu ulkenin milletvekili! Ve hakkini arayamiyor. 961 gundur iceride. Zahid Akman disarida.

Olmaz olsun boyle adalet ve kalkinma.

Sunday 4 September 2011

"Seni Cok Sevi..."



Mustafa Balbay'in Silivri'den yayimladigi kitap uclemesinin ikincisi olan Zulumname'yi de bitirdim.

Birincisi (Zulumhane) Balbay'in savunmasi ve Ergenekon iddialarinin analizi olmakla beraber Silivri'deki yasamlarini anlatiyordu.

Mustafa Balbay...Tuncay Ozkan...sesini yukseltenin susturuldugu bir Turkiye...ve haksizlik karsisinda birsey yapamamanin acizligi. Zulumhane'yi hala okumayan var ise Ergenekon davasi konusunda - ve AKP Turkiye'sinde fasizm konusunda - yeterince beynini ve kalbini beslememistir diye dusunuyorum. Ilk firsatta hemen okuyunuz.

Zulumname ise nazim seklinde yazilmis bir kitap. Boylece Balbay da mapustan siir yazan nice sairimizle birlikte siir edebiyatimiza girmis bulunuyor.

Asagiya "Seni Cok Sevi..." adli siirini kopyaliyorum.

Ellerine saglik sevgili Balbay.

"Seni Cok Sevi...

Canim sariliyorum sa...
Seni cok opu...
Bulusmamiza az kal...
Seni cok sevi...

Sevdiginizle telefonu
Hic boyle kapattiniz mi?
Sevdiginizle gorusurken
Telefonu hep aradaki
Ucuncu kisi mi kapatir?

Silivri'de boyledir.
Hapiste boyledir.
Haftada bir kez
10 dakika telefonla
Gorusme hakki var.
Yonetim durust,
Daha ilk gun
Telefon gorusmelerinin
Dinlendigini, kaydedildigini
Size soyluyor.
Gorusme gununu
Yonetim belirliyor,
Saatini biz.
Demokratik...

Demokratik dedikse
Sinirlari var elbet.
Hangi telefonu arayacaksan
Dilekceyle bildireceksin.
Ekinde kan baginin belgesi,
Telefon faturasi,
Ikametgah senedi olacak.
Bunlar onaylandi mi, tamam.
Haftada bir gun,
Bir telefonu,
Bir kez arayabilirsin.

Pazartesileri telefona cikarim.
Bana 10 dakika ulasamasa
Telaslanan karim,
Haftada 10 dakikalik telefonu
10 gozle bekler.

Devletimiz biliyor
Halkimiz da bilsin...
Ilk bir dakika hic degismez:
'Gulsahim nasilsin?'
- Iyiyim Mustafam telefonunu bekliyorum...
'Kotu bir haber var mi?'
- Yok...sen bizi merak etme...
'Seni cok seviyorum, bir tanem.'
- Ben de cok seviyorum Mustafam.
'Cocuklar, anne-babalar, herkes iyi degil mi?'
- Hepimiz iyiyiz...Annemle beraberiz.
Yagmur'un ogretmeni guzel seyler soyledi.
Az once Nazilli'yle konustum...
Iyiler onlar da...
Hepimiz seni bekliyoruz.

Bitime dogru bir burukluk.
Ama sozumuz var.
Hic buruk kapatmayacagiz telefonu.
Telefon 10 dakika karsiligi
Kontore ayarli.
Goruntu yerinde dakika degil
Kontor sayisi var.
Bitimi tam kestirmek zor.
45 saniye kadar kala
Metalik bir uyari geliyor.

Son sozler de birbirine yakindir:
'Herseyi olabildigince normallestirin.
Dusunun ki, Ankara disinda gorevdeyim,
Gorev biter bitmez evdeyim.'

- Sen bizi merak etme. Saglikli ol yeter...
'Gayet saglikliyim.
Verimli bir hafta gecti.
Sizin kadar iyiyim...One gore!'
- Biz de senin kadar iyiyiz.
'Seni cok sevi...'

Tik
Ahizeyle bas basasin artik."

Bir sirket dusunun

Sevgili Gungor Uras ulkemizde yasanan komplike ekonomik ve politik gelismeleri basite indirgeyerek anlatmasiyla da unludur.

Bir sirket dusunun, genel mudurunun en gizli yaptigi stratejik toplanti gizli telefon kayitlariyla dinleniyor ve internete dusuyor.

Bir sirket dusunun, yonetim kurulu uyeleri genel mudur ve ekibine surekli o kadar baski yapiyor ki ekip eli-kolu bagli oarak islemeye calisiyor.

Bir sirket dusunun, simdiki ve eski yoneticilerinin bircogu evlerinden apar-topar goturulup sorusturma kapsaminda hapislerde tutuluyor.

Bir sirket dusunun, genel muduru, sag kolu, sol kolu, ikinci adami, etrafindaki herkes bir anda hic beklenmedik bir sekilde istifa ediyorlar.

Belli ki bu sirketin yonetimi, ekibi, stratejisi, vizyonu, herseyi iflas etmis ve herkes bunun farkinda.

Bu sirketin rakibi olsaniz aninda harekete gecmez misiniz? Rakibinizin zayif aninda pazar payinizi arttirmak icin, rakibinizi daha da zayif dusurmek icin hamle yapmaz misiniz? Yillardir beklediginiz stratejik firsat iste onunuzde, hic oyalanmadan saldiriya gecersiniz.

Son 50 gunde Turk ordusu yakin gecmiste hic yasamadigi zayif bir donemden geciyor.

Son 50 gunde 50 kadar sehit verdik.

Tesaduf mu?

Hicbirimiz darbe istemiyoruz tabii ki ama geriye bir adim atip ordumuzun guclu ve kuvvetli olmasinin ne kadar onemli oldugunu hatirlatmak icin hepinizi bir harita acip komsularimiza bakmaya davet ediyorum.

Ve ayrica AKP'nin ulkeyi bolucu politikasinin, siz-biz-onlar ayirimlarinin ulkemizi getirdigi noktaya dikkatinizi cekmek istiyorum. AKP hukumete gelmeden once 2001 yilinda teror bitmis gibiydi. AKP yillarinin GSMH buyutmek disinda bizlere biraktigi baska seyler de var, ve bunlarin en onemlisi hic kuskusuz ulkemizi sarip sarmalayan teror belasi.

Ve su anda genel mudurunden yonetim kuruluna tam bir kaos ortami yasayan sevgili sirketimize saldirilarin devam etmesinden baska bir senaryo ne yazik ki goremiyorum.

Sunday 3 July 2011

Balbay

Blogumuzla asagi yukari yasit Balbay'in Silivri donemi. Ve isminde 'Adalet' kelimesi gecen partinin yonettigi Turkiye'de son yillarda yasananlarin adeta bir sembolu oldu Balbay.

Secilince cok sevindik ama icten ice hepimiz de 'acaba...?' diye soruyorduk. Acaba bir yolunu bulup bir sekilde Haberal ve Balbay'i cikartmama ihtimalleri olabilir mi? Acaba secilmelerine ragmen hala Silivri'de tutulabilirler mi?

Ve evet, AKP Turkiye'sinde aynen bu oldu. Ve evet, Haberal ve Balbay hala mapustalar.

Iste Balbay'in ilk yazisi. Bu kadar bekleme sonrasi ve secimi kazanmasi sonrasi yasadigi cokusu hissetmemiz mumkun degil. Bu kadar sogukkanli ve harika bir diller yazabilmis olmasina cok buyuk saygi duyuyorum.

Cikacak ve yazacak! Elbet bir gun, yakinda.

"Özgürlük Alkışlarına Selam Olsun

(Cumhuriyet, 3 Temmuz 2011)

Yeryüzündeki bütün mücadelelerin anası, özgürlük mücadelesidir.

İnsanoğlu, aklını, bedenini özgür kılabildiği ölçüde demokrasiyi, adaleti, eşitliği, bilimi üretti. Çoğu zaman da aklını özgür tutabilmek için bedenini feda etmek durumunda kaldı.

İnsanlık tarihinin bütün sayfalarını, yeryüzündeki bütün mücadelelerin taraflarını bir cümleye indirmek gerekirse şöyle söylenebilir:

Özgürlükten yana olanlar ve olmayanlar.

***

Örneğin Osmanlı’nın binlerce sayfaya sığmayacak 19. yüzyıl son çeyreğinin gerçeği şudur:

Baskıcı Sultan II. Abdülhamit’in uygulayıcıları ve “hürriyet şairi” Namık Kemal’le özetlenebilecek mücadele insanları...

Bir aydın, ülkesinin geleceğini her şeyin önüne koymuşsa, ne pahasına olursa olsun gerçekleri yazmayı ilke edinmişse, yeri devletin çok önemli bir katı da olabilir, devletin en zalim zindanı da...

Yönetimi eleştiren yazıları nedeniyle Namık Kemal’in gazetesi İbret sık sık kapatıldı. Kapatmak yetersiz kalınca 1873’te tutuklanıp Magosa Zindanı’na kapatıldı. Burada yattığı 38 ayda en önemli eserlerini üretti.

Aynı Namık Kemal, 1876’da Şûrayı Devlet üyesi oldu, Kanunu Esasi’yi (anayasayı) hazırlayan kurulda yer aldı.

Aynı Namık Kemal, 1877’de tutuklandı. 5 ay sonra serbest bırakıldı. İstanbul’dan uzak tutmak için Midilli’ye gönderildi.

Tutuklama nedeni şuydu:

“Padişahı devirmeye teşebbüs etmek!”

Ama suçun delili yoktu. Bir jurnal üzerine tutuklanmıştı.

İddiaya göre Namık Kemal, bir dost meclisinde, “Hurma ile kuru üzüm karıştırılır, üç kere kaynatıp koyulaştırılınca, güzel olur” demişti. Namık Kemal’i tutuklayanlar bu sözü şöyle delillendirmişlerdi:

“Şahıs burada, Abdülhamit’ten önceki iki padişah indirildi, üçüncüsü de indirilirse iyi olur, demek istemiştir.”

48 yıla onca mücadeleyi ve eseri sığdıran Namık Kemal, Silivri’nin az ötesinde yatıyor. O bugün vatan ve hürriyet şairi olarak yaşıyor ama ona kıyanlardan geriye kıymık yok.

***

Türkiye bugün de görünümü farklı ama özü benzer bir süreçten geçiyor.

Tartışma şu:

Henüz suçlu olup olmadığı kesinleşmemiş insanlar hapiste tutulsun mu tutulmasın mı?

Ortaçağda krallar tutuklamayı bir ceza olarak uyguluyorlardı. Ama daha dürüstçe. Kral, düşüncelerini beğenmediği bir kişi için şu emri veriyordu:

“Onu hapse atın, yargılayıp yargılamayacağıma sonra karar vereceğim.”

Belli bir süre hapiste kaldıktan sonra serbest bırakılıyordu ya da yargılama yapılıyordu.

Bugün ise 21. yüzyıl Türkiyesi’nde, yargılıyormuş gibi yapıp hapsetme uygulaması var.

Bazen kamuoyunca tanınan birkaç kişinin yaşadığı böyle bir haksızlık, aynı zalimliğin kurbanı olan binlerce kişinin durumunu gündeme getirebilir. O birkaç kişi etrafında dönen tartışma, sorunun büyüklüğünün ortaya konmasını sağlayabilir. Böylece kökten bir çözüm süreci başlayabilir.

Bunu diliyorum...

Meclis’teki yemin törenini, hücremde demir parmaklıklara yaslanarak izledim. 18.45 sıralarında sıra İzmir’e geldiğinde içimde bir heyecan dalgası kabardı. Adımla birlikte alkışları duymak özgürlük gibi bir şeydi.

Bugünler de geçecek, arkasında iki kesim bırakacak:

Özgürlükten yana olanlar ve tutsaklıktan yana olanlar.

Özgürlüğü alkışlayanlara selam olsun..."

Sunday 12 June 2011

Secimin renkleri - Haziran 2011















AKP'nin %49.9'u hic kuskusuz cok buyuk bir basaridir. Oyverenlerin cok buyuk bir kisminin gidisattan memnun olduklarinin bir gostergesidir. Oyverenler yine akliyla degil cebiyle oy vermislerdir. Ve iki gun onceki analizimizde vurguladigimiz uzere bu sene yine GSMH'nin %5 buyumekte olusu gorusune bakilirsa oyverenleri memnun etmektedir.

CHP'nin %25.9'u gecen secimlere gore oy artisi ve milletvekili adedinin artisina ragmen gercek hedefin altindadir. Kilicdaroglu iyi bir kampanya yurutmus ve butun sol destegi almasina ragmen bu oyda kalmistir. Bu oy orani yirmibirinci yuzyil Turkiye'sinin bir gostergesidir.

MHP %13.0'i tutturmus ve yine beklendigi gibi meclise girmistir.

Mecliste AKP'nin 326 koltugunun karsisinda CHP'nin 135, MHP'nin 54 ve bagimsizlarin 35 koltugu olacaktir. Iki gun once yazdigimiz gibi koltuklari azalmis bir AKP'yi mecliste daha da kuvvetli bir muhalefet beklemektedir.

Ama hic kuskusuz AKP ve Erdogan %49.9'un gaziyla onumuzdeki gunlerde daha da agresiflesecek ve kafalarindaki gercek aksiyonlari gerceklestireceklerdir. Mahalle baskisi kuvvetlenecek, turban giyen genc kiz adedi artacak, alkol satilan Anadolu sehri adedi azalacaktir.

Ote yandan Balbay cikacak ve yazacaktir! Silivri'de yattigi 829 gunun hesabini mecliste soracaktir!

Simdilik kisa dusunceler. Devami onumuzdeki gun ve haftalarda.

Friday 10 June 2011

Genel secim oncesi son dusunceler

















Iki partili politik duzenimizde yeni bir genel secime iki gun kaldi.

Secim zamanlari pek bir heyecanlanirim, hem ulkemin gelecegiyle ilgili bardagi genelde dolu gormeye efor sarfeden bir kisi oldugum icin hem de tabii sonuclarin merakiyla yanip tutusarak.

AKP'nin 2007'deki %47'si 2009'daki yerel secimlerde %39'a indi. Anketlere ve basina bakilirsa Pazar gunu %45 ile %50 arasinda bir oy almasi bekleniyor, yani genel kani AKP'nin oylarini yukseltecegi yonunde.

2007'de ekonomi %5 buyuyordu, 2009'da %6 dusuyordu, simdi yine %5 buyumekte. Averaj oyverenin akliyla degil cebiyle oy verdigini dusunursek bu mantikla yine AKP'nin oyu yukselecek mi?

Ya da bir adim geri atarsak %47'den %39'a dustugu 2009'dan beri AKP'nin karnesi nasil?

2009'dan beri basin ozgurlugu, adalet ve adi soylenemeyen dava ile AKP'nin yarattigi fasist duzenin 12 Eylul doneminden daha da karanlik oldugu bir Turkiye'de yasiyoruz.

2009'dan beri icki tuketiminden modern sanata laik kesimin hayat stilinin kisitlandigi ve mahalle baskisinin tavan yaptigi tutucu bir Turkiye'de yasiyoruz.

2009'dan beri bilim yerine dinin, dusunce yerine inanclarin gecerli oldugu, arastirma-gelistirmeye yerine imam-hatip okullarina yatirim yapilan, universite yerine cami yapilan bir Turkiye'de yasiyoruz.

2009'dan beri Avrupa Birligindense Arap dunyasina yaklasan, Musluman dunyasinin liderligine soyunan ve Musluman dunyasinin finansmaniyla destek oldugu bir Turkiye'de yasiyoruz.

2009'dan beri genclerin issizlik derdinin ustune universite sinavlarina da guvenini yitirdigi, karamsar ve yurtdisina kapagi atmaya calisan genclerle dolu bir Turkiye'de yasiyoruz.

2009'dan beri rektorlerden yargiclara pozisyonunda en iyi olanlarin veya secilenlerin yerine yandaslarin atandigi bir Turkiye'de yasiyoruz.

2009'dan beri basini kapatmayan genc kizlarimizin gittikce kendilerini rahatsiz hissettikleri mahalleleri cogalmakta olan bir Turkiye'de yasiyoruz.

2009'dan beri Kurt vatandaslara yapilan acilimin bir sonucunu goremedigimiz ve terorun tum hiziyla devam etmekte oldugu bir Turkiye'de yasiyoruz.

2009'dan beri argo ve seviyesiz konusmalarin hukumetin en yuksek noktalarinda bile kabul gordugu bir Turkiye'de yasiyoruz.

2009'dan beri demokrasisi geri gitmekte olan bir Turkiye'de yasiyoruz.

2009'dan beri sesini yukseltmekten korkan bir Turkiye'de yasiyoruz.

Simdi soyleyin bakalim, GSMH %5 buyuyor ama sizce 2009'dan bugune AKP oylarini arttirmali mi?

Turkiye'nin sesini yukseltme zamani geldi. En yuksek ses sandikta cikan sestir.

CHP bugunun politik duzeninde, 30 yildir ilk defa bolunmemis bir solun birlestirici partisi olarak, Edirne'den Hakkari'ye CHP icin emsali gorulmemis bir miting kampanyasini basariyla yurutmus ve ilk genel secimine giren Kilicdaroglu liderliginde, Turkiye icin AKP'ye gercek bir alternatif sunmaktadir.

Ve Pazar gunu %30 civarlarinda oy alacaktir.

Erdogan'i olasi son Basbakanlik doneminde mecliste guclu bir muhalefet partisi bekliyor olacak.

Ve herhalukarda kazanan Turkiye olacak.

Tuesday 7 June 2011

İzmir Yemini

Sevgili Mustafa Balbay secimlere bir hafta kala Izmir Yemini adli bir mektup yayimladi. Olabildigince cok okunmasina azicik da olsa faydam bulunmasi acisindan kelimesine dokunmadan yayimliyorum.

MM



İzmir Yemini

And olsun ki,

Siyaseti, Türkiye’ye, halka, İzmir’e hizmet etme aracı olarak göreceğim, başka hiçbir anlam yüklemeyeceğim. Bütün devletler , toplumlar adalet üstüne oturur. Adaletin olmadığı yerde hiçbir düzen kuramazsınız. Türkiye’de adaletin rayına oturması için çaba harcayacağım, haksızlığa uğrayanların yanında olacağım. Yaşadıklarımdan hiçbir şekilde kin ve intikam duygusu üretmeyeceğim. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda, devrimlerin hazırlanıp uygulamaya konmasında, çok partili yaşama geçişte lokomotif rolü üstlenen CHP’nin, Türkiye’nin 21’nci Yüzyıl devleti olmasını sağlayacak başlıca güç oldğuna inanıyorum. Bunu gerçekleştirecek halk iktidarı için bir nefer gibi çalışacağım.

İç göç ülkemizin bütün şehirlerinin gerçeği. İzmir’de Kars’tan, Mardin’den, Balkanlar’dan dört bir coğrafyadan gelenler birlikte yaşıyor. Pek çok kentimiz böyle. Bu anlamda her şehir Türkiye’dir. Ülkemizde iç barışı şehirlerdeki kardeşlik sağlayacaktır. Bu bilinci yerleştirmeyi başlıca sorumluluklarımdan biri sayayacağım.

Dünyada 80 ülke 500 şehir dolaştım. İzmir, kendine "Dünya şehri" adı veren pek çok yerle yarışır. izmir’in bir dünya şehri olması için, hem içeride hem dışarıda çıkılacak her seferin ilk adımını atanlar arasında olacağım. İzmir çok güçlü bir kent edebeyatına sahip. Bu zenginliği, Türkiye’ye ve dünyaya açmak için bir harf de ben olacığım.

Gençlik hareketlerinin içinde adil paylaşımı öngören mücadeleler yürüttük. Üretim olmayınca paylaşım da olmuyor. ’Güçlü üretim, yüksek refah, adil paylaşım’ mücadele sloganlarından birisi olacak. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş temelleri, CHP ilk Genel Başkanı Mustafa Kemal Atatürk hepimizindir. Ülkemizin ortak paydasıdır. CHP hem ortak değerlerin koruyucusu hem geleceğin kurucusudur. Bunun için mücadele etmeyi siyasetteki varlık nedenlerimden biri sayacağım.

Yaşadığımız toprakları biz, atalarımızdan miras almadık, çocuklarımızdan ödünç aldık. İnsanın yaptığı yanlışı Tanrı affeder ama doğa affetmez. Çevre konularına bu gözle bakacağım.

Daha yaşanılası bir Türkiye mücadelesinde ben bir harfim. Tek başına ’M’nin, tek başına B’nin bir anlamı yoktur. Ama bütün harfler bir araya gelebilirse, ’Mustafa Kemal’ yazarız, ’Bağımsız Türkiye’ yazarız, ’Halk iktidarı’ yazarız. Birlikte mücadeleye bu anlatımla bakacağım. Her oy, milletvekilinin toplumsal bedenindeki bir kılcal damardır. Kendimi İzmirli seçmenlere böyle bir duyguyla bağlı hissedeceğim. İzmir’e hesap vermeyi çalışma disiplinimin doğal bir parçası sayacağım.

Mustafa Balbay - Silivri

Saturday 21 May 2011

Dusunuyorum O Halde Sanigim



























Blog'umun adi dusunerek olunca haliyle Mustafa Balbay'in Silivri'den Dusunuyorum O Halde Sanigim adli ikinci kitabinin adini daha da bir gulumseyerek karsiladim.

Cumhuriyet Kitaplari bu kitabi harika bir dokunusla raflara sunmus. Her kitabin icinde bir adet Mustafa Balbay, Silivri Ceza Infaz Kurumlari Kampusu, 4 Nolu Hapishane, F12 Kogusu, Silivri Istanbul adresli ve uzerinde dikenli tellerden gecmeye calisan bir guvercin resmi olan bir kartpostal var.

Guvercinler Balbay'a ucuyor reklamiyla okurlarin hepsinin Balbay'a bir kartpostal atmasina yardimci olmuslar. Ben de hemen alir almaz yolladim. Umarim benimki de, hepsi de eline gecmistir.

Ilk kitabi Zulumhane alt baslikli idi, ikincisi de Zulumname alt baslikli. Bir ucleme olacak gibi gorunuyor. Ama tabii Silivri'de secim sonrasi kalmamasi buyuk temennimizdir. Her ne kadar yargilanmayi ve sucsuzlugunu ispat etmeyi herseyden cok istiyorsa da cikis sebebi ne olursa olsun artik 3 yasina gelmis bebeginin hasreti de dayanilmaz noktalara ulasmistir.

Kitabi alin, okuyun, Balbay'a kartpostalinizi gonderin.

Politik kariyer ya da gazetecilige geri donus...hangisi olursa olsun Balbay cikacak ve yazacak, hem de cok yakinda!

Friday 20 May 2011

Secimlere bir ay kala





















Referandum ile baslayan secim surecinde artik son bir ay.

Bir tarafta ozguveni tavan yapmis AKP ve Basbakan Erdogan.

Oteki tarafta uzun suredir olmayan bir ivme kazanmis CHP ve Muhalefet Kilicdaroglu.

Bir tarafta GSMH'si yuzde 8 buyumekte olan Turkiye.

Oteki tarafta Mustafa Balbay 806 gundur tutuklu.

Oteki tarafta Tuncay Ozkan 3 seneyi askin suredir Silivri'de.

Oteki tarafta universite, yargi, medya tamamiyla AKP'nin kontrolunde.

Oteki tarafta 22 Agustosta interneti kapatilacak bir Turkiye.

Oteki tarafta bira icmenin mumkun olmadigi 70 il.

Oteki tarafta universite ve is hayalleri kalmamis genclerimiz.

Oteki tarafta tarim disi issizlik orani %14.

Oteki tarafta gece hayatina, alkole, sanata, modernlige sistematik bir saldiri.

Oteki tarafta fasizmin baskisi altinda ezilmis ve sesini cikartmaya korkan bir halk.

Oteki tarafta henuz basilmadan yasaklanan kitaplar.

Oteki tarafta ulke butunlugu tehdit altinda bir Turkiye.

Oteki tarafta dini politikaya, hayata, universitelere, heryere sokarak oy kovalama.

Sizce hangi taraf agir basacak?

Sizce Basbakan Turkiye stadyumuna ciktiginda alkislanacak mi yuhalanacak mi?