Monday 9 February 2009

Kuresellesme ve korumacilik uzerine

Dunyanin yakin gecmisine bakinca Soguk Savas'in bitmesi ve Sovyetler'in dagilmasiyla olusan boslugun ABD onderliginde kuresellesme temasiyla doldurulmus oldugunu goruyoruz.

Servis, urun, ve iscilerin kure uzerinde daha serbest dolasimini ve cok uluslu sirketlerin daha da guclenmesini saglayan bu sisteme gore ulkeler bircok urunu kendileri uretmek yerine daha ucuza ithal edebiliyorlar, teoride buradan elde ettikleri kazanclari baska yatirimlara, uluslararasi alanda rekabet gucunu kaybetmemis sektorlerine yonledirebiliyorlardi. Musteri daha kaliteli urunu daha ucuza tuketebiliyor, rekabet gucu yuksek sirketler de uluslarasi pazarlara girebildikleri icin hizli buyuyebiliyorlardi.

Kuresellesme sadece Turkiye'de degil, bircok ulkede bircok sektoru oldurdu. Ornegin ABD ve Ingiltere artik insan gucune dayali uretim gerektiren sektorlerde Asya ile basedemez oldu. Bu ulkelerde babalarinin calistigi fabrikalari kapatildiktan sonra sanat galerisi ya da gece klubu olarak kullanan yeni nesiller buyuyor.

Finansal olarak baslayip da hizla ekonomik bir sekle burunen ve global bir resesyona kadar ulasan bu krizin yarattigi en dramatik sonuclardan biri ulkelerin, daha dogrusu hukumetlerin, basta bankalar olmak uzere cesitli sektorlere sunmus oldugu kurtarma paketleri sayesinde bu sektorlerde hissedar olmus olmalari olsa gerek.

Hukumetlerin el koyduklari sektorlere vermis olduklari paralarin ve butun bu kurtarma paketlerinin sonuclari artacak olan enflasyon ve elbette ki cok yukselecek olan vergiler olacak. Isin kisasi, bugun gazetelerde okudugumuz kurtarma paketleri yarinin vergileri, yani halk tarafindan fonlaniyor diyebiliriz.

Is burada biraz karisiyor. Alman hukumeti Alman otomotiv sektorunu canli tutmaya calisiyor, ABD hukumeti de ABD otomotiv sektorunu. Ama GM-Opel gibi sirketler gundemde olunca, ABD vergiverenlerinin haliyle vergilerinin kendi ulke ekonomilerini canlandirmak ve GM tarafindaki isleri korumak istemeye haklari var.

Benim cebimden odedigim vergiler artacaksa ben de benim ulkemdeki sektorlere yardimci olmasini ve benim ulkemdeki isleri korumasini isteyecegim elbette.

Iste bu noktada hukumet paketlerinin en can alici sosyal yonunu gorecegiz: korumacilik. Her hukumet kendi vergiverenlerini (ve oyverenlerini) memnun etmek icin kendi ulkesindeki isleri korumaya calisacak. Uluslarasi piyasada rekabet gucu azalmis ya da bitmis bazi sektorlerin bile hukumet destegiyle ayakta kalacagini dusunursek, kuresellesmenin sundugu 'daha kaliteli ve daha ucuz urun' konseptinin tersiyle karsi karsiya kalacagiz. Bu, hem tek basina ulkelerin hem de AB gibi bloklarin uluslarasi ticaret ve rekabet dengelerini cok etkileyecek.

Gecen hafta Ingiltere, Iskocya, Galler, ve Kuzey Irlanda'da enerji sektorunde calisan iscilerin 'Britanya isleri Britanya iscilerine' sloganiyla gerceklestirdikleri grev ornegini burada not edelim.

Ayrica Obama'nin ekonomik kurtarma pakedi tasarisinda da, ozellikle demir-celik sektorlerinden bahsederken, korumacilik temasinin ortaya ciktigini da not edelim.

Onumuzdeki donemde bunlar gibi daha cok ornek gorecegimizi tahmin ediyorum. Daha gecen senelerde Cin'e uluslararasi ticari kurallari cignedigi iddiasiyla baski yapilmaktayken, bati dunyasi icinde bile karsilikli defansiflesmenin dogurabilecegi ticari savaslarla dunya olarak epey yorulabiliriz.

Toparlamaya calisacak olursak, korumacilik temasinin onumuzdeki donemde ABD ve Ingiltere basta olmak uzere asagi yukari butun resesyondan cikmaya calisan bati ulkelerinde onemli bir tema olacagindan suphemiz olmasin.

Turkiye'ye baglamaya calisirsak, ulkemizi yonetenler sacmasapan siyasi davalarla veya ideolojik ayrimcilik politikalariyla vakit kaybetmektense Turkiye'nin uluslararasi piyasalarda rekabet gucune sahip oldugu sektorlerdeki liderlik konumlarini arttiracak yatirimlar yapmak ve kalifiye insan yetistirme planlari-programlari gelistirmek zorundadir.

Ancak AKP hukumetinde ne bu anlayisi ne de bu vizyonu gorebilmek mumkun degil.

3 comments:

Anonymous said...

Sayin Magripli Bey,

Misal Renault Avrupa'da bircok ulkede uretim yapmaktadir. Artik otomotiv firmalarinin cok daha esnek olduklarini dusunursek istedigi modelleri istedigi ulkelerde uretebilmekte, uretememekteyseler ise uretebilir hale gelmektedirler.

Bu durumda Renault en cok satan modelini en ucuz urettigi yere kaydiracaktir. Bu da Turk iscisini korumak icin Turkiye Renault'ya Fransiz Renault'dan daha cok yardim edilmesini gerektirecektir.

Ama dediginiz gibi boyle bir vizyon gormekten cok uzagiz. Biz Koreli'ye verirsek Japon da ister diye zaten dunyada sayili otomotiv firmasi varken Hyundai yatirimini Cek Cumhuriyeti'ne kaptirmis bir hukumetten bunu beklemekteyiz.

Kolay gelsin.

Anonymous said...

sayin magripli
cok dogru yazissiniz
amerika bile ulusalci olduktan sonra bizde ki rezalet daha cok icimizi acitiyor

mustafa magripli said...

Anonymous...bugunku ihracat sayilariyla ilgili de yorumlarini bekliyorum...tesekkurler

MM